MozCon 2014

Sevgili Aykut Aslantaş ile katıldığımız MozCon 2014, bu sene 14-16 Temmuz tarihleri arasında Washington Convention Center’da gerçekleşti. SEO, Marketing ve Analytics dünyasından onlarca ünlü kişinin konuşmacı olduğu etkinlikte, sizler için Aykut ile aldığımız not ve yorumlarımı bu yazıda düzenliyorum. Konferansta önce çıkan isimler arasında: Rand Fishkin, Annie Cushing, Cindy Krum, Dana DiTomaso, Elizabeth Marsten, Mike Ramsey, Nathalie Nahai, Justin Briggs, Pete Mayers, Paddy Moogan, Will Reynolds, Phil Nottingham, Michael King yer alıyor ve birbirinden ilgi çekici sunumları ile etkinlikte öne çıkan isimler oldular.

İlk konuşmacı moz.com’un eski CEO’su Rand Fishkin’di. Konuşmasına, yürürlüğe giren Amerika cookie kanunu hakkında detaylı bilgiler verdi ve bunun dijital reklamcılığa olan etkisinden bahsetti. Ardından “Inbound Marketing” kavramının yerini “Content Marketing” kavramının aldığını söyledi ve bunu Google Trends üzerinden çeşitli grafiklerle gösterdi.

Inbound Marketing Vs Content Marketing

Her ne kadar Google trends’in bahsettiği konu için alakasız olduğunu düşünsem de -sonuç olarak google üzerinde aranma hacminin değişmesi pazarın değiştiği anlamına gelmiyor- content marketing hiç bir zaman yerini inbound’a vermemişti, o hep oradaydı.

Fishkin, içerik üretirken farklı bakış açısına sahip olunması gerektiğini, müşterileri anlayarak ve empati yaparak taleplerine göre içerikler yaratmak her zaman daha çok ilgi göreceğini belirtti. Örnek olarak ise Moz’un geliştirdiği MozCast uygulamasının detaylarını bizlerle paylaştı.

Sonraki konuşmacı Kerry Bodine ise kullanıcı deneyimi hakkında bilgilerini paylaştı. Havayolu firmalarının kampanyalarında ve müşteri deneyimlerinde en fazla kullandığı mecranın Twitter ve bunları en iyi yapan firmaların Delta ve Emirates Airlines olduğunu belirtti. Ayrıca müşterilerin %81’inin daha iyi bir müşteri deneyimi için daha fazla para ödemeye hazır olduklarını, kötü bir deneyim yaşayan kullanıcıların %70’inin alışveriş/hizmet alım süreçlerini durdurduğu ve yine kötü deneyim yaşayan kullanıcıların %64’ünün gelecekteki alışverişlerini rakiplerden yaptığını belirtti. Ve ardından bizlerle ziyaretçi deneyim haritasını paylaştı:

Deneyim Haritası

Ve bu sürecin devamında Müşteri Deneyimi/Marka haritası çıkarılmasını örnek bir template paylaşarak anlattı:

CX&Brand Map

Lindsay Wassell ise SEO’nun tarihi ve dünyanın gelişimiyle nasıl etkilendiğini anlattı. Organik Trafiğin en verimli trafik kanalı olduğunun altını çizdi. Ürün ve inovasyonun tanımlarını yaparken birkaç örnek paylaştı. Herkesin kendi dünyasında inovasyon yapabileceğini de sözlerine ekledi:

Innovate Your World

FeverBee’nin direktörü Richard Millington sosyal yapıyı kullanarak, kullanıcılar veya müşterilerle nasıl iletişime geçmemiz gerektiğinden bahsetti. Genel pazarlama çalışmaları yerine iletişim yolunu kullanarak kullanıcıların neler hissettiğini öğrenebilirsiniz. Örnek olarak Quara gibi ortak platformlarda kullanılan tartışma konularına, marka olarak dahil olabileceğini iletti. Müşterilerinize yaptığınız tüm işleri çok iyi bildiğinizi yansıtmak yerine, iletişime geçerek onlara kendi deneyimlerini sormamız gerektiğini ve “Daha iyi nasıl geliştirilebilir?” sorusuna onlarla birlikte cevap bulmamız gerektiğini anlattı.

Yol Haritası

Optimizely’den Kyle Rush web site mimarisinin büyük bir deneyim süreciyle geliştiğini anlattı. Her zaman basit ölçümlemeler yaparak A/B testini uygulamamız gerektiğinden ve konu hakkındaki detayları çeşitli örneklerle paylaştı. A/B test ölçümlerinin nasıl yapılacağından bahsetti ve A/B testlerinde karşılaşılan en büyük riskin “false-positive” olan sonuçların değerlendirildiğini belirtti. İstatiksel olarak yapılan her 100 test sonucundan 5’inin yanlış olduğunun altını çizdi.

Conversion Rate

Cindy Krum ise Mobil SEO konusuna değindi ve artık web sitelerine mobilden olan erişimlerin 2015 yılında masaüstü oranına göre çok daha önde olacağını bir takım verilerle gösterdi. Mobil SEO’nun neden farklı olduğunu anlattı ve Google’ın bile mobilin bu kadar hızlı büyebileceğini tahmin edemediğini aktardı.

Cindy, tüm web sitelerin responsive olması ve bir takım hazır platformlar kullanarak bunu hazır bir şekilde yapmamamız gerektiğini özellikle vurguladı. Ek olarakta responsive tasarımın beraberinde getirdiği en önemli probleminin sayfa yüklenme hızı olduğunu iletti. Özellikle Cindy performans konusunda her ne kadar haklı olsa da, eğer CSS kurallarını doğru sırada yazar sayfada kullandığınız materyalleri optimize edebilirseniz bu sorunun büyük bir kısmını çözebilirsiniz. Yine de problemi 100% çözmek isterseniz şahsi görüşüm mobile özel bir arayüz geliştirmek ve bunu subdomain altında yer etmek. Bunu yaparken bir takım kurallara uymanız gerekli.

Mobile SEO

Nifty Marketing başkanı Mike Ramsey ise muhteşem bir sunumla “Local Search” hakkında bilgiler verdi ve özellikle lokal aramalarda en önemli metriğin “Review Test” olduğunu belirtti. Türkiye’de yavaş yavaş aktif olan yerel aramalar, Amerika’da çok yoğun bir şekilde kullanılıyor. İnternette herkesin bir ekosistemi ve ağı olduğu gibi, sitelerin de bir ekosistemi olduğunu ve bu ilişkinin yerel aramalardaki etkisinden bahsetti.

Local Search Ecosystem

Müşterilerin %88’inin online incelemelere olan güvendiğini ve bunun neredeyse kişisel önerilerle eş değer olduğunu vurguladı. Ayrıca müşterilerin %95’i yaşadıkları kötü deneyimi paylaştıklarını, dolayısıyla incelemeleri (google local içerisinde) müşteri deneyiminin bir parçası olarak ele alıp uygulamamız gerektiğini belirtti.

Konferansta en beğendiğim sunumlar içerisinde Mike’ı yer alıyor, özellikle yerel aramalar ve yerelleştirme konusunu eğlenceli bir şekilde anlattığı için kendisine buradan da teşekkür ederim 🙂

Dynamo PR şirketinden Lexi Mills ise PR çalışmalarında link building sürecinin çok önemli olduğunu ve asla yanlış yapmaya yerin olmadığını belirtti. Oluşturulan içeriklerin kısa ve ilgi çekici olması gerektiğini ve bu şekilde yazının çok daha rahat bir şekilde yayılabileceğini belirtti. Ayrıca insanlarla etkileşimde bulunmak için medya kanalları ile ilişkinin olması gerekliliğinin zorunlu olmadığını, Panda güncellemesi sonrası SEO ve SEO işiyle ilgilenenlerin bakış açılarının değiştiğini sözlerine ekledi.

PR çalışmalarında yapılan küçük hataların milyonlarca değere sahip olan projeleri başarısızlığa doğru götürebileceğini iletirken, burada başarıya giden yolun milyonlarca yatırım yapmak değil, doğru bir hikaye yaratmakla ilgili olduğunu aktardı.

Sunum Özeti

Mike King, “Digital Body Language” başlıklı sunumunda internet üzerindeki her bir adımımızın izlendiğini çarpıcı örneklerle açıkladı ve oluşan Big Data ile birçok farklı uygulamanın yapılacağından bahsetti. Eğer takip edilmek istemiyorsanız aşağıdakileri yapmamızı önerdi 🙂 :

Kişiselleştirme

Sunum boyunca bir çok tool paylaşan Mike, her nedense açıkçası sunumunu bir açıdan pazarlama olarak kullandığını düşündürdü. Bu yüzden bunları paylaşmak yerine Mike’ın sunumunu slide share‘dan detaylı olarak inceleyebilirsiniz.

MozCon’un 1. gününün sonunda tabii Rand Fishkin ile resim çektirmeyi de ihmal etmedik 🙂

Rand Fishkin

Etkinliğin 2. gününde sektörün en ünlü isimlerinden Pete Mayers, metin yazarlarının heyecanla zaman yazdıkları içeriklerinin aslında kullanıcılarda aynı heyecan ve bakış açısını yaratmadığını belirtti. WordPress’in istatistiklerine göre bir günde yaklaşık 7.3 milyon içerik üretiliyor ve dünya üzerindeki blogların %19’u WordPress alt yapısını kullanıyor. Bu dataların bir çoğunun çöp içeriklerle dolu olduğunu belirtirken, örnek olarak katı yağın oda sıcaklığında 3 saat süren erimesini gösteren ilginç bir video paylaştı.

Yeni içerikler üretirken farklı perspektifler yaratmamız gerektiğini ve onlardan yararlanırken ilgili konuda uzman olmamıza gerek olmadığını belirtti. Doğru içeriği üretirken Google aracılığıyla farklı kaynaklardan yararlanmamız gerektiğini iletti.

Profesyonel insanların kendi aralarındaki “Ben senden daha iyi biliyorum” şeklinde olan konuşmalarında odaklanmamız gereken asıl noktanın, hangi kısmı bilmediğimizi öğrenmek ve bunu tamamlamamız gerektiğini bizlerle paylaştı.

Açıkçası Dr. Pete’den daha heyecan verici bir sunum beklerdim, sunum beklentimin tam tersi bir şekilde vasattı. Sunum içerisinde verdiği bir takım mesajlar tam yerinde. Örneğin herkes içerik yaratmasın. Fakat MozCon çerçevesinde daha dolu bir şey olmasını beklemiyor değildim 🙂

Gelelim Stacey MacNaught‘e. Stacey SEO çalışmalarında içerik pazarlaması üzerine taktikler ve stratejilerden bahseti. Google’ın keyword datalarını saklamaya başlamaya başlamasıyla birlikte, Facebook Graph Search’ü içerik pazarlamasında kullanılabileceğini söyledi. 30 dakika içerisinde 6 kişinin bir problem için fikirler üretebileceğini, yaptığı bir uygulama ile bizlere anlattı. İlk 5 dakikada 3 fikir oluştuğu ve devamında fikirleri kişiler arasında değiştirip yorumladıklarını, yeteri kadar fikir olmadığında devam ettiklerini ve bazı insanların hiç bir şekilde mutlu olmadıklarını dile getirdi.

Kullanıcıların ne düşündüğünü kontrol edeceğimiz bir aracın hala olmadığını ama yararlanabileceğimiz bir takım araçlar paylaştı : Five Second Test, MindNode, Coggle. Bu alanda kendinizi geliştirmek isterseniz, The PR Master Class kitabını okuyabilirsiniz.

Facebook Graph Search

Mark Traphagen “Google+ Games of Thrones” sunumu ile “Google+ for business” platformunun özellikle orta ve küçük ölçekli firmaların kullanmasını gerektiğini söylerken, örnek olarak Google+ kullanan KOBI’nin %326 takipçi, %786 etkileşim, %188 organik trafik ve %249 email bülten takipçisi artışı sağladığını belirtti. Google+ marka sayfamızın kesinlikle olması ve düzenli olarak içerik girilmesi gerektiğini iletirken, Google+ için asla otomatik programları kullanılmamasını tavsiye etti.

Markanız ile ilgili “call to action” ortamı yaratmak istiyorsanız, kullanıcılarla veya müşterilerinizle hangout (canlı yayın) görüşmeleri yapın ve onları Google+’a dahil ederek sizleri takip etmesini sağlayın ifadelerini kullandı.

Stephanie Beadell, kullanıcılardan geri dönüş toplarken takip edilmesi gereken bazı önemli noktaları paylaştı. Örneğin soru sorup yanıt toplarken yanıtın eve/hayır olması yerine, yanıtın 5 skala olmasına, yanıtları detaylı ve segmente edilebilir olmasına özen gösterilmesinin altını çizdi. Ayrıca sorduğunuz bir soruyu farklı şekillerle sorup topladığınız yanıtları karşılaştırın önerisinde bulundu çünkü sorduğunuz sorulara gelen yanıtlar soruş tarzına göre farklılık gösterebilir. Farklı yollarla aynı soruyu sorup cevapları karşılaştırın.

Zeph Snapp, “International Content” başlıklı sunumunda içerik üretirken “Kime, nasıl ve neden?” sorularını kendimize sormamız gerektiğini belirtti. İçeriklerin otomasyon yardımıyla değil, bir insan tarafından çevrilmesi gerektiğini ve içerik üretirken “yerelleştirme” kurallarına uygun bir şekilde hedef kitleye yönelik olmasını önerdi. Uluslararası içerik üretmek istiyorsanız, yurt dışından konuk yazarlarla iletişime geçmemiz gerektiğini belirtti.

Marshall Simmonds ise SEO’nun bir proje olmadığını, başlangıcı ve bitişi olan bir proje olarak düşünülmemesi gerektiğini belirtti. Çünkü yapılan her SEO çalışması ilgili web sitesinin yapısı ve içeriğine göre değişebileceğini, sabit kalıplaşmış bir süreç asla olmadığını iletti. Önemli olan ilgili optimizasyon çalışmalarının, sitenin yapısına ve en önemlisi pazarlama stratejisine uygun bir şekilde yönetilmenin başarıyı getireceğini paylaştı. SEO sürecinde hayatımızı değiştirecek 2 aracın Supermetrics ve Omniture olduğunu belirtti. Site içi ortak içeriklerinizi rel=”canonical” kodu ile çözebileceğinizi, ve genellikle büyük markaların unuttuğu konununda tam olarak bu olduğunu belirtti.

Şahsen önerilen supermetrics aracının, piyasadaki diğer araçlar çok da farklı olmadığını; Omniture’ın ise ücretli bir araç olması nedeniyle Türkiye’de herkesin kullanamacağını düşünüyorum

İlginç bir detay olarak duyduğu bir habere göre Google, Amerika’da SEO ajanslarını Adwords’e yönelttiğini söyledi. Bu da konferans boyunca duyduğum garip bir cümleydi 🙂 Adwords ve SEO? Biraz elma ile armut sanki…

Google’dan Justin Cutroni, “Supercharging Your Digital Analytics!” sunumunda e-ticaret yapısının nasıl olması gerektiğini söyledi ve örnek yapıyı Google Store’a uyguladıklarını belirtti. Sunumu boyunca Google Product search’den örnekler verirken, yeni Google Analytics’den bahsetmeyi ihmal etmedi. Google Analytics üzerinde, e-ticaret sitelerinin kullanması gereken metrikleri ve detaylarını kısaca anlatarak sözlerini noktaladı.

Elizabeth Marsten, “Google Shopping PPC” konulu sunumunda site hızının çok önemli olduğunu ve genel kalite skorunu da etkilediğini belirtti. Google Shopping’in en büyük sorunun ödeme ile ilgili problemler olduğunu ve Google Merchant üzerinden gerekli düzenlemeleri yapabileceğimizi paylaştı. Bing Ads’in schema.org yapısını Google gibi kabul ettiğini ama arama sonuç sayfasında (SERPs) zengin içerik detaylarını göstermediğini iletti. Bildiğiniz üzere Google rich snippet görüntülerini organik arama sonucu sayfasında gösteriyor. Marshall gibi Elizabeth’te Supermetrics aracını bizlerle paylaştı ve kullanmamız gerektiğini iletti.

Phil Nottingham, “Video SEO with Youtube!” konulu sunumunda HD video yükleyin, title düzenlemesi yapın, eğlenceli olsun ve insanlar paylaşsın gibi metrikleri gülerek söyledi ve olayın o kadar da basit olmadığını belirtti. İnsanları sizi takip etmeye teşvik edecek içerikler üretilmesi gerektiğini ama çoğu zaman da iyi bir fikir ile yaratılan videonun iyi bir Youtube videosu olamayabileceğini paylaştı.

“Content is not a king! Context is a king!” mottosu ile sunuma devam eden Phill, MVC (Minimum Viable Conversion) mantığını anlattı ve hedefin kullanıcının ilk izlediği video değil, önemli olan bir sonraki videoyu izletebilme durumu olduğunu belirtti. Video içeriği hazırlamanın asla iyi bir prodüksüyon ile değil, iyi bir hikaye yaratarak mükemmel olacağını iletti. İşte harika bir hikaye :

TV’de geliştirdiğiniz stratejiler asla ve asla Youtube’da çalışmaz! İşte diğer örneği :

Sektörün ünlü isimlerinden Will Reynolds, “You’re so much more than an SEO” sunumunda herkesin yazar olmasına veya yeni içerikler yaratmasına gerek olmadığını belirtti. Neye odaklanıyorsanız o işi yapmanızı ve farklı işlere asla ve asla yönelmeyin dedi. #SUX teriminden bahsedik, Search User Experience konusunda bir takım bilgiler aktardı. Her SEO çalışmasında söylenen şeylerin (10 adet linke ihtiyacımız var, içerik kraldır, blogumuza ayda 10 içerik girmemiz gerek vb. ) her zaman çalışmayacağını belirtirken, SEO çalışmalarında sürekli link kazanmak veya üst sıralarda çıkma arzusu yerine, sosyal medyayı aktif bir şekilde kullanıp müşteriyi kazanmaya çalışıp, daha sonra yaptığınız bu çalışmalardan dolayı sizi konuşan insanlardan link kazanmanın daha doğru bir yol olacağını belirtti. Bu stratejide bir taşla 2 kuşu vurmuş oluyorsunuz yani hem para kazanıyorsunuz hem de link elde ediyorsunuz!

Müşteri ile marka arasındaki ilişkinin “multi-touch” modeli üzerine kurulması gerektiğini ve sadece sosyal medya aracılığıyla bu deneyimi müşterilere yaşatılabileceğini belirtti. Kısaca on binlerce link alıp üst sıralarda çıktığınızda kısa yoldan müşteri kazanmayacağınızı iletti. Google’in paid linkleri kabul ettiğini ve etkisinin olduğunu söyleyerek, bununla ilgili The $10,000 Paid Content + Paid Linking Test that is 100% Google Safe sunumunu ve Taboola web sitesini paylaştı!

“Search User Experience” teriminin kullanıcılara ulaşırken aradıklarında gördüğü sonuç sayfaları veya sorgularda çıkan öneri kelimelerinin, markanın itibarını etkilediğini belirtti. Markalar SEO’yu her zaman son adım olarak uyguluyor. İşler yürümediği zaman SEO’ya başvuruyorlar ama SEO ilk adım olmalı!

Paddy Moogan ise SEO sürecinde yapılması gereken uygulamaları maddeler halinde bizlerle paylaştı.

  • Öncelikle SEO çalışmalarına başlamadan yararlı olmayan linklerinizi silin ve disavow edin!
  • Daha sonra linklerinizi audit edin ve detaylı olarak inceleyin.
  • Kelime aramalarınız için ScrapeBox kullanın!
  • SEMRush’ı kelimelerizin arama hacimlerini bulmak ve detaylı incelemek için kullanın!
  • Nerdy Data’yı sitelerinin kaynak kodlarını incelemek için kullanın!
  • Full Contact’i kullanıcı ve müşteri araştırması için inceleyin!
  • İçerik üreteceğiniz süreçleri ve planları doğrulayın!
  • Rakiplerinizin içerik stratejilerini öğrenmek için rakip analizlerini yapın!
  • Etkinliklerle ilgili ( özel günler , bayramlar vb. ) içerikler üretin!
  • En iyi performansı sağlamak için içeriklerinize kampanyalarla destek verin!
  • Rakiplerinizin linklerini inceleyin ve hangi bloglardan link almışsa sizde oralardan almaya çalışın!
  • Facebook reklamlarını “support your outreach” için kullanın!
  • İçerik yazarları ile iletişime geçin ve onların olduğu yerlere hedefleme reklamlar verin!
  • Facebook üzerinden “Lookalike” yaratarak bir izleyici kitlesi oluşturun!
  • Remarketing datalarını kullanarak kullanıcıların sizleri yeniden ziyaret etmelerini sağlayın!
  • Ters hedefleme yöntemi ile kullanıcıları etkileyin!
  • Google Surveys kullanarak kullanıcılarınızın neden almadığını ve diğer datalarını öğrenebilirsiniz!
  • Hastag’lere ulaşmak için Tweetreach’i kullanın!
  • Kullanıcı segmentleri yaratarak link elde etmekten daha yararlı bir çalışma oluşturun!

SEO Gadget kurucusu Richard Baxter, “Developing Your Own Great Interactive Content – What You’ll Need to Know” adlı sunumunda farklı içerikler üretmek istiyorsanız CSS3 uygulamaları, HTML5 videoları ( JS + Html5 + Canvas ) ve OpenGL metriklerini sitenizde kullanmalısınız.

Annie Cushing, “Demystifying Data Visualization for Marketers” adlı sunumunda data serilerini nasıl düzenlememiz gerektiğini excel üzerinden anlattı. Analytics üzerinden dimension ve metrics yapılarını bizlerle paylaştı ve metriklerin örneklerle nasıl kullanılması gerektiğini aktardı. Dimension-0 / Metrics-1 ve Dimension-1 / Metrics-1 olduğu durumları aşağıdaki görseldeki örneklerle açıkladı.

Açıkçası Annie’nin sunumunun daha farklı olmasını beklerken bizlere adeta excel’i anlattı. Excel’de dataları nasıl tutup görselleştireceği, mantığı ve bunun Google Analytics menülerinde nasıl konumlandırıldığı gibi bilgiler sundu. Daha anlamlı bir sunum yapabilirdi diye düşünüyorum.

Dana Ditomaso, “Prove Your Value” başlıklı sunumunda müşterilerin neler istediği ve nelere daha çok değer verdiğini öğrenmenin gerekliliği ve amacın onlara bir şeyler satmak yerine ve onların deneyimleriyle markanın çok daha iyi seviyelere yükseltilmesi gerektiğini belirtti. Müşterilerle paylaştığınız verileri herhangi birisi anlayabiliyor ve okuyabiliyor mu? diye sorgulayın ve konu hakkında ne kadar dürüst olursanız değerinizin de o kadar çok artacağını unutmamız gerektiğini iletti.

Web Psikolojisti Nathalie Nahai, “The Psychology of Persuasive Content for ‘Boring’ Industries” adlı konusunda öncelikle hedef kitlenizi anlamaya (kültürel ve sosyal anlamda) çalışmanız gerektiğini belirtti. Örneğin :

  • Dışa dönüklük – Güçlü / Açık Gönüllü / Aktif gibi…
  • Açık sözlülük – Yenilik / Hayalperest / Zeka gibi…

Nostaljiyi kullanın!

Eğlenceli olsun!

Onlara süpriz yapın!

Paylaşılabilir olsun!

Etkinliğin son konuşmacısı olan Rand Fishkin, “Mad Science Experiments in SEO & Social Media” konulu sunumuna Matt Cutts’ın 20 Ocak 2014 tarihinde kendi blogunda yayınladığı “guest post” konulu içeriğinde kesinlikle guest postun yapılmaması gerektiğii belirtmişti ama yapılan test çalışmalarında herhangi bir olumsuz durumun olmadığını belirterek mevzuya giriş yaptı 🙂 Daha sonra Google yazar resimlerinin kaldırmasının Adwords CTR değerlerini yükseltmek için mi yaptı sorusunu katılımcılara sordu ve örneklerle bunun doğru olduğunu kanıtladı. Yani yazar resimlerini Adwords CTR’ın artırılması içi yapıldığı ortada. Unutmayın ki webde görsellerin tıklanma oranı metinlerden çok daha yüksek.

Adwords CTR

Linki olmayan ve yazılarda kullanılan “anchor text”lerin arama sorgularında kullanıldığı ve sıralamaları da etkilediğini iletti. Örnek olarak bir anchor textine harici bir bağlantı vererek desteklemeye çalıştığında, sıralama kaybı yaşadığını da özellikle belirtti.

Bununla birlikte sosyal medyada paylaşılan ilgili içerik linklerinin indexlenme hızına etkisinin olup olmadığını sordu ve normal sitemap.xml üzerinden yapılan indexlenme test sürelerinin, sosyal medya üzerinden paylaşılan linklere göre çok daha yavaş aksiyona dönüştüğünü örneklerle paylaştı.

Ayrıca yapılan bir diğer testte, Google+ ile bir siteye ait bir içerik +1’lenmişse, ilgili içeriğin anlık olarak (40dk gibi bir sürede) arama sonuçlarında yükseldiği fakat tekrar eski sıralamasına döndüğü gözlemlenmiştir. Testin Google hesabına giriş yapılmamış ve kişisel arama sonuçlarından arındırıldığını belirtmekte fayda var.

Bunun dışında eğer kişi ya da çevresindekiler Google hesabına giriş yapmış ve daha önceden ilgili içeriği +1’lemişse, içeriğin Google aramalarında daha üst sıralarda yer aldığı gözlemlenmiştir. Kısaca Google +1 yapılan bir içerik, kişisel arama sonuçlarına yansıtılıyor.

Sosyal Medya - Test
Sosyal Medya – Test

Yapılan diğer bir test sonucunda eşleşmiş anchor text’in eşleşmemiş anchor text’e göre daha güçlü ve sıralamalarda daha fazla etkili olduğu sonucuna varılmış.

“nofollow” linklerin değerinin olup olmadığına dair yapılan bir diğer teste “nofollow” ların düşük seviyede etkisi olduğu, aynı linklerin do-follow yapıldığında sitenin sıralamasının daha da yükseldiği gözlemlenmiştir. Aylar geçtikten sonra ilgili tüm linkleri kaldırdıktan sonra ilgili kelimede sıralamada yükseldiği gözlenmiştir. Bu duruma terimsel olarak “Ghost Link” denilmekte. Testleri tekrarlayıp benzer sonuçlar elde ettiğini de sözlerine ekledi.

Tekrar Yapılan Testler

Yapılan testleri, test case’leri olarak vasat bulduğumu belirtmek isterim. Test süresince sadece test domaininin mercek altına alınması, diğer domainlerdeki gelişmeler ve Google algoritmasında olağan yapılan güncellemelerin ilginç bir şekilde harici tutulması beni şaşırttı. Dolayısıyla testlere olan güvenim her ne kadar zayıf olsa da Google+ ile yaptığı test bi o kadar mantıklıydı.

Eskiden sürekli olarak konuştuğumuz “Linklere tıkladıkça sitelerimiz yükselir mi?” sorusunun cevabını örneklerle bize anlatan Rand, yapılan tüm çalışmaların sonucunda hala linklere tıklamanın kısa süreli de olsa etkili olduğunu kanıtladı!

2021 Dijital Pazarlama Trendleri ve İç Görülerim

2020 sanıyorum kimsenin öngöremediği bir pandemi kasırgası ile sonlanmak üzereyken, globalde yaşanan bu durum birçok şirketin çalışma şeklini de etkiledi. Aşının bulunma haberi, panik havasını ve ekonomide yaşanan stresleri gevşetirken insanlar üzerindeki korkunun hemen geçmesi…

COVID-19 Hakkında Platin Dergisi ile Yaptığım Söyleyişi

1-Korona sonrası dönemde hedef kitle, gönüllü karantina döneminde. Çoğu kişi artık sokağa çıkmaktansa her alışverişini online yapmayı tercih ediyor. Sizce bundan sonraki süreçte, markalar hedef kitleye ulaşabilmek ve satın alma süreçlerine hız kazandırabilmek adına ne…

12 yorum

    Müthiş bir emekle çok güzel bir yazı ortaya çıkarmışsınız. Yorumlayıp uygulama safhasına geçme zamanı, çok teşekkürler 🙂

    Çok güzel emekle harcanmış bir yazı olmuş bilgi ve emeklerinizi için teşekkürler Uğur bey

    Sitenizi yeni keşfettim ve ilk girdiğim yazı bu yazı oldu. Yazı girdim makaleyi okuduktan sonra sitenizi sık kullanılanlardan siteler klasörüne ekledim. İyi ki sitenizi keşfetmişim. Bu yazıdan da anlaşıldığı gibi emek kokuyor resmen. Teşekkürler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir