Türkiye’deki SEO Durumu – SEMrush Webinar

15 Mart 2017 tarihinde SEMrush’ın önderliğinde ve Türkiye’de ilk defa gerçekleşen bir SEO webinarı düzenledik. Moderatörlüğünü sevgili Aykut Aslantaş’ın yaptığı ve konuk olarak GittiGidiyor’dan sevgili Ümit Yılmaz ve bendeniz Uğur Eskici, Türkiye’deki SEO sektörü geçmişten günümüze nasıl gelişti, SEO araçları, SEO’nun OmniChannel içindeki rolü, IT süreçlerinin SEO tarafındaki önemi ve SEO KPI’ları gibi konularda dilimiz döndüğünce fikirlerimizi paylaştık.

Tabii çok kısıtlı bir süremiz olduğu için çok detaylara inemedik ve konuşulması gereken de daha bir çok soru var fakat bir başlangıç olarak fena olmadığını düşünüyorum 🙂 Yorumlarınız olursa lütfen youtube ve/veya bu blog yazısı altındaki yorum bölümünden paylaşın. En azından bir sonraki webinara daha hazırlıklı olur ve içeriğini sizlerden gelen geri bildirimlere göre düzenleyebiliriz.

Türkiye’de SEO Durumu SEMrush Web Semineri Transcript

Aykut Aslantaş: Herkese merhabalar, iyi akşamlar. Bugün N11’den Uğur Eskici ve GittiGidiyor Türkiye’den Ümit Yılmaz ile beraberiz.

Ümit Yılmaz: Merhaba, iyi akşamlar.

Aykut Aslantaş: Bugünkü konumuz Türkiye’deki SEO durumu. Yaklaşık 13’e yakın soru cevap şeklinde ilerleyeceğiz. Eğer siz de sorularınızı sormak isterseniz, Hangout’ta grup sohbeti kısmından bize iletebilirsiniz. Aynı şekilde de Twitter’dan SEMrush Live Hashtagi ile beraber sorularınız olursa eğer SEMrush Live Hashtag üzerinden, Twitter üzerinden bize sorularınızı sorabilirsiniz. Yavaştan slide’a başlıyoruz. Öncelikle hoş geldiniz tekrardan Uğur, Ümit. Nasılsınız? Keyifler nasıl?

Ümit Yılmaz: Hoş bulduk Aykut. Keyifler yerinde. Bir yaramazlık yok. Sende durumlar nasıl?

Aykut Aslantaş: Sağ ol. Çok teşekkürler. Uğur sen nasılsın?

Uğur Eskici: Hoş bulduk Aykut. Selamlar Ümit. İyiyim teşekkür ederim. Biraz yorgunluk sadece ama bir arada olmak tabi en güzeli şuanda.

Aykut Aslantaş: Süper, harika. Hemen kısaca bizi daha önce tanımayanlar için kendimizi tanıtalım. Öncelikle ben Aykut Aslantaş. GroupM Türkiye’de Data ve Teknoloji Direktörü olarak görev yapıyorum. Yaklaşık 7-8 senedir dijital pazarlama alanında çalışma yapıyorum. Ümitçiğim seni de dinleyelim.

Ümit Yılmaz: Pekâlâ. Ben de yaklaşık 7-8 yıldır dijital pazarlamanın içindeyim. Bunun dışında şuan mevcut durumdan biraz bahsedelim. eBay Türkiye’de çalışıyorum. SEO operasyonlarından sorumluyum. Öncesinde de çeşitli ajans ve markalarda farklı tecrübeler elde edindim. SEO benim sonradan dikeyleştiğim bir konu oldu aslında. Daha önce dijital pazarlamanın yatayına hitap ederken akabinde biraz daha dikeyleştim ve SEO dieyinde şuan eBay Türkiye’de SEO operasyonlarını yönetiyorum.

Aykut Aslantaş: Okey. Uğur?

Uğur Eskici: Herkese merhabalar. Ben Uğur Eskici. Yaklaşık 3,5 yıldır N11.com’da SEO müdürü olarak çalışıyorum. N11’in başından beri buradayım. Profesyonel hayatıma her ne kadar 7 yıl önce başlamış olsam da SEO sektöründe 2005 yılından beri içerisindeyim. 10 yıldır kendi branşım. Teşekkür ederim.

Aykut Aslantaş: Süper, harika. Bu arada dipnot olarak şuanda aslında Türkiye’de biz SEO ile ilgili konular konuşuyoruz ama bu alanda dışarıdan sürekli olarak destek sağlayan ve Türkiye’de SEO ile ilgili konuşmalar yapıldığında her zaman ön planda olan Yiğit Konur, Serbay Arda Ayzıt, İlyas Teker, Okan Korutan gibi arkadaşlarımız şuanda bizlerle yok. Onlar da Türkiye’de SEO ile ilgili çok büyük know-how’a da sahipler. Zaten bu webinar’ın sonunda biz SEMrush Blog’dan bu konu ile ilgili bir yazı paylaşacağız. Kendileri de bu anlamda zaten destek verecektir. Şimdiden onlara da Türkiye’deki SEO’ya katkı sağladıkları için de çok çok teşekkür ederiz. Bir sonraki slide’a geçebiliriz. Evet, ilk sorumuz Türkiye’de SEO geçmişten bugüne nasıl bir evrim yaşadı? İlk soruyu aslında Uğur’a sormak istiyorum. Yaşadığınız son yaklaşık 6-7 yıllık özellikle de çok büyük bir değişim gösterdi Türkiye’de SEO. Nasıl evrimleşti, kendi örneklerinle anlatmak istersen Uğur?

Uğur Eskici: Tabi, teknoloji geliştikçe arama motorları da daha akıllı hale gelmeye başladı doğal olarak. 2005 yıllarında ve daha önceki yıllarda daha çok statik keyword alanında ilerleyen algoritma biraz daha pagerank tabanlı ilerleyen algoritma biraz daha sementic bir hale dönüştü. Google git gide akıllaşıyor. Daha da etkin hale geliyor. Burada biraz Türkçe dilinin dil yapısından dolayı Türkiye’ye bir takım şeyler daha geç geliyordu. Fakat zaman içerisinde özellikle bu son dönemlerde dünyada herhangi bir yerde çıkan update Türkiye’ye yansıması artık çok daha kısa sürede etkiliyor. Tabi bu biraz da Google’ın Türkiye’ye yaptığı yatırımlarla da ilgili. Teknik taraftan bakarsak Google çok yeni teknolojiler üretiyor ve bir önceki kullandığı teknolojiyi opensource olarak yayıyor. Örnek verecek olursak 2011-2012 yıllarında çıkan caffeine’in güncellemesinde de map-reduce altyapısını kullanıyordu. Şimdi biraz daha real-time bir engine’e geçti. Tabi bunu hayatımızda birçok şeyi değiştirdi. Tabi zaman içerisinde de zaten daha önceden duyurulduğu gibi mobil ve desktop aramaları artık mümkün artık farklı indekslere bakacak. Teknoloji ve trendler değiştikçe bu durumda da ayakta duruyor. Fakat özellikle algoritmik taraftan bakacak olursak bir şeyler özellikle Türkçe dilinde daha smart hale geldikçe tabi daha düzgün bir internet kullanıyoruz ama bu tabi (unclear 5.30) için oldukça olması gereken eksik olan yeni yeni düzelen şeyler. Google mükemmel değil yani Google’da en akıllı yazılımcılar en akıllı kimyagerler, fizikçiler vs yani çok akıllı insanlar var. Çok akıllı bir algoritma üretiyorlar. E bizim işimizde bu algoritmayı çözmek. Bir nevi reverse engineering yapıyoruz. Onlar yenisini geliştirdikçe, biz farklı bir şekilde çözmeye çalışıyoruz. Daha önceden daha basic düzeyde olan daha az akıllı olan, kandırmaya çok müsait olan bir şekilde tam blackhat demesem bile grayhat tekniklerle bile Google’ı kandırabiliyorken tabi bunu yapın anlamında söylemiyorum ya da yapıyorum anlamında söylemiyorum; sadece Türk ekosistemine baktığınızda çok insan bunu yaparken artık bu hareketler daha zorlaştı. O açıdan güzel bir eğilim yaşıyoruz ve bu eğilim tabi ki de daha fazla mobile kayacak, biraz daha web search’e kayacak, biraz daha mobile kayacak. Ben bu şekilde düşünüyorum deyip Ümit’e paslayım.

Ümit Yılmaz: Evet. Şuan bende mi?

Uğur Eskici: Evet, sende.

Ümit Yılmaz: Tamam ben de başlayayım. Ben eskiye doğru döndüğüm zaman genelde aklıma hep DMOZ geliyor. DMOZ kayıtları önceden SEO’cuların number 1 maddelerinden bir tanesiydi ve hatta geçenlerde de yine çokça gündeme geldi. DMOZ’un kaldırılacağı duyuruldu. Bu biraz da belki duygusal da bir tepki vermemize neden oldu. Çünkü hepimizde bir geçmişi vardı DMOZ’un. Eski ile günümüz kıyaslandığında Google’ın gerçekten ciddi düzeyde evrim geçirdiğini görüyoruz. Burada 2 tane mainstone var diye düşünüyorum ben bu evrim içerisinde. Bir tanesi; işin içine kullanıcı daha fazla girmeye başladı. Eskiden yaptığımız, kurduğumuz mimari yapılarının, kurduğumuz web sitelerinin ağırlıklı olarak hedef merkezinde arama motorları yer aldığında ve arama motoru bazlı optimizasyon yapıldığı zaman geri dönüşler daha kolay olabiliyordu. Yani bunu aslında belki de manipülasyona yorabiliriz belki de. Manipülasyon eskiden çok daha kolaydı. Fakat hem Türkiye’de hem de Global’de Google arama motorunun manipülasyonu arttıkça Google’da biraz kendini savunmaya verdi diye düşünüyorum. Bu bağlamda algoritmasını çok fazla geliştirdi ve birçok güncelleme hayatımıza soktu. Bu milestone’lardan bir tanesi diye düşünüyorum. Bir diğeri de; mobil diyebiliriz; akıllı telefonlar. Akıllı telefonlar ve Türkiye’de internetin kullanım oranlarının artması hayatımıza gerçekten çok daha farklı bir yön getirdi. Mobille beraber farklı kullanım alışkanlıkları da hayatımıza girdi ve ayrıca günümüzde de bunları konuşuyoruz. İşte AMP ve PWA gibi farklı konuları konuşuyoruz. Google’ın hayatımıza kattığı yeni teknolojileri konuşuyoruz. Oldukça evrimleşti diyebiliriz yani Uğur’un da bahsettiği gibi az önce hani Google’ın sistematiğinin biraz daha real time olması da oldukça hayatımızı değiştirdi diyebiliriz.

Aykut Aslantaş: Süper. Ben de burada hani kişisel fikrimi paylaşmak isterim. Bu anlamda yani bütün konferanslarda bütün eğitimlerde olabildiğince bahsetmeye çalışıyorum. Dijital pazarlama alanında Türkiye’de son 4-5 senedir özellikle de üniversitelerde ders olsun yüksek lisanslar olsun çok yavaş yavaş hayatımıza girmeye başladı. Bununla beraber SEO’da özellikle gerek marka bazında gerek ajans bazında gerekse insanların kişisel bilgisi bazında son 4-5 senedir çok farklı bir şekilde hayatımızda yer alıyor. Ben her zaman şunu söylüyorum: bu gerçekten akademik anlamda da hayatımızda yer alması gerektiğini düşünüyorum çünkü tamamen bir know-how’a sahip olabilmek için gerek pazarlama gerek de IT’ye yakın bilgileri bilmemiz lazım. Bu da bize büyük bir zaten know-how kazandırıyor. Daha önce bununla ilgi aslında Türkiye’de özellikle akademik anlamda bir yatırım yoktu. Sizin söylediklerinizin dışında ekstra olarak ama şuanda artık birçok üniversitede dijital pazarlama dersleri veriliyor ve içinde SEO ile ilgili yine alanında uzman insanlar konuşma yapıyor. Bu anlamda çok büyük bir pozitif anlamda değer kattığını düşünüyorum. Bir yandan da sizlerin söylediklerine yine ek olarak işin daha çok stratejik tarafı ile ilgilenen daha önce çok az insan vardı. İşin hep operasyonel süreçleri ile ilgilenenler eskiden daha fazlaydı ama şuanda konumsal gereği ve işte SEO’nun da aslında bilinçlenmesiyle beraber de stratejik olarak da insanlar giderek konumlanmaya başladı. Gerek marka tarafına inhouse bir şekilde gerek de out-source bir şekilde ajansların yaptığı çalışmalarda sadece SEO ile ilgili strateji geliştiren insanlar artık hayatımıza girmeye başladı. Bu anlamda en büyük evrimlerden birisi bu oldu diyebilirim açıkçası benim açımdan. Bir sonraki slide’a geçelim.

Uğur Eskici: Şöyle bir ekleme yapabilirim belki bir sonrakine istinaden.

Aykut Aslantaş: Tabi.

Uğur Eskici: Türkiye’de ne yazık ki SEO yeterince hak ettiği değeri ve hak ettiği yerini çok geç kazandığını ifade etmek çok yanlış olmayacaktır. Geçmişten günümüze kadar timeline’a baktığımızda hani bizler bu işe idari işler olduğu için biraz vakıfız ama artık günümüzde biraz daha bu IT, marketing, satış planlama gibi departmanlar hatta hukuk departmanları bile artık SEO konusunda kısmen fikre sahipler ve bu bizler için güzel bir şey. Tabi burada bizlere düşen büyük görev ne: ulaşabildiğimiz birçok kısma SEO farkındalığını yaratmak, temiz bir internete hep birlikte oluşturabilme adına yaptırımlar aslında hepimizin görevi.

Aykut Aslantaş: Aynen, kesinlikle katılıyorum ben de. İkinci sorumuz: Türkiye pazarında en sık kullanılan SEO araçları nelerdir? Burada öncelikle ben söz almak isterim. Öncelikle böyle bir ortam yarattığı için SEMrush’a çok çok teşekkür ederiz. Son özellikle 3-4 senedir Türkiye’de de aktif kullanılan Tool’lardan birisi aslında SEMrush. Bu sorunun cevabına öncelikle SEMrush ile başlamak isterim. Gerek PPC tarafında gerek SEO tarafında son yaklaşık 4-5 ay öncesinden de Türkiye’deki kelime havuzlarınıda yaklaşık 2,5 milyona kadar çıkardılar ve bu alanda diğer Tool’lara nazaran çok büyük bir avantaj sağladılar. Bu anlamda da kendilerine Türkiye pazarına yatırım yaptıkları için çok teşekkür ederim. Bununla beraber SearchMetrics yine herkesin kullandığı yine hem PPC tarafında hem SEO tarafında hem de social engagement tarafında kullanan Tool’dan birisi. Bunu artık ajanslar zaten aktif bir şekilde kullanıyor ama birçok beraber çalıştığımız markalar da artık sizler de paylaşırsınız ki internal bir şekilde inhouse bir şekilde içeride alıp kullanıyorlar. Bununla beraber ahrefs, majestik SEO, link research tool gibi tamamen content based ve link based Tool’lar da var. Bunlar da aktif bir şekilde kullanılıyor. Crawler olarak da DeepCrawl Screaming Frog son zamanlarda son 1-2 senedir Türkiye’de konuşulan Botify yine aktif kullanılan Tool’lar arasında. Hem dediğim gibi internal hem de ajans tarafında kullanılan Tool’lardan birisi. Benim paylaşacaklarım bu kadar. Ümit sen ne düşünüyorsun bu tarafta?

Ümit Yılmaz: Ben saydıklarını tekrar bir daha saymayayım, ben eklemeler yapayım. Fakat eklemeler yapmadan önce ben de SEMrush’a çok teşekkür ediyorum. Gerek bizlere bu ortamı sağladığı için gerekse kelime havuzunu ivme database’ini Türkiye’de arttırmaya dönük yaptıkları ek çalışmalar için çok teşekkür ediyorum. Eklemelerime gelince MOZ aracı kullanılıyor ek olarak Sistrix son 2-3 aydır oldukça çok konuşulan bir hatta son 4-5 aydır oldukça çok çok gündemimize giren akışlardan bir tanesi oldu ve cognitive SEO diyebiliriz yine teknik araçlarından bir tanesi ve Majestic diyelim. Herhalde Majestic’i saymamıştın. Saymış mıydın?

Aykut Aslantaş: Aynen.

Ümit Yılmaz: Aynen, yani genel olarak bu şekilde diyebiliriz toparlamak gerekirse.

Aykut Aslantaş: Uğurcum?

Uğur Eskici: Sıra bende galiba?

Ümit Yılmaz: Evet.

Aykut Aslantaş: Aynen.

Uğur Eskici: Aslında bu soru içerisinde benim için en zor olanı ve SEMrush ekibine böyle bir imkân sağladığı için teşekkür ediyoruz. Ne yazık ki birçok Tool Türkçe karakter uyumlu değilken Türkiye’ye giren araçlardan birisi. Bu soru aslında benim için şöyle zor; ben çok Tool seven bir insan değilim genel olarak. Yani biraz daha teknik tarafta access loglarla seven bir insanım. Biraz daha böyle kibana tarzı araçlar, onu kullanan bir adam olarak, tabi ki de toollar hayatımızı kolaylaştırıyor. Bu konuda (unclear 14.51) şeyler yaratıp, onu kullanan bir adam olarak tabii ki de Tool’ların hayatımızı kolaylaştırıyor. Bu konuda herhangi bir problem yok. Benim de kullandığım bir takım ( unclear 15.01) Tool’lar var. Biraz tekrar olacak ama ben onlardan devam edeyim. N11’de de kendi özel işlerimde de sürekli kullandığımız Tool’lardan birisi zaten Searchmetrics. Searchmetrics özellikle rakip analizi ve mevcut durum analizi konusunda kullanıyoruz, tahminleme vs işlemlerinde. (unclear 15.24) Bir takım spesifik anahtar kelimelerin sıralama takibi için Positionly’ı kullanıyorum o da güzel bir Tool. Positionly’e ek olarak az önce Aykut bahsetti galiba Botify’ı çok efektif kullanıyorum. O benim bu türler içerisinde favorim Botify’dır. Positionly ve Botify Türkiye ilk kurulduğu dönemlerde belki de Türkiye’de ilk kullanan insanlardan birisiyimdir çok net söyleyebilirim ve ikisini de hala kullanıyorum. Bodify üzerinde çok esnek raporlar oluşturabiliyorsun. O yüzden Botify’ı tavsiye ediyorum. Söylenmeyen araçlardan ve benim favori aracım ise; Google Webmaster Tools yeni ismiyle Search Console. Bunun üzerinden aslında Google’ın notlarına baktığınızda, Google’ın size verdiği dataları ile birleştirdiğinizde çok anlamlı yerlere çıkabiliyorsunuz hatta gözünüzün önünde olan herhangi bir problemi çok net Google’ın Search Console’ı sayesinde erişebiliyorsunuz. Bir diğeri de Google Analytics. Ek olarak keywordtool.io

Ümit Yılmaz: Aykut izninle ben birkaç cümle daha kullanmak istiyorum.

Aykut Aslantaş: Tabi ki de.

Ümit Yılmaz: Aslında SEO Tool’ları konusunda kullandığımız SEO Tool’larının birçoğu aslında kısmi olarak işlerimizi kolaylaştırıyor. Fakat hani %100 böyle apsiyon alabileceğimiz durumlar olmayabiliyor. Yani kullandığımız her Tool aslında bize bazı enstrümanlar sağlıyor ve bu enstrümanlar bazen işlerimiz için çok yararlı olabiliyor. Mesela şimdi Keyword Tool IO diyoruz mesela Keyword Planner tarafında kelimelerin arama hacimlerini artık göremiyoruz. Aralıklar görebiliyoruz. Bunlar tabi bizler için sıkıntılı durumlar. Fakat kullandığımız bu Tool’lar ile beraber özellikle database’ini büyüten SEMrush gibi Searchmatrix gibi şirketler sayesinde biraz aslında kuş bakışı bakabiliyoruz. Biraz daha bakış açımızı genişletebiliyoruz. Fakat ben Uğur’a da yine aynı konuda katılıyorum. Search Console belki de number one diyebiliriz yani.

Aykut Aslantaş: Doğru, hala öyle. Ek olarak da Uğur’un bahsettiği Positionly’e ek olarak da yine son zamanlarda ajans tarafında çok kullanılan Start Search yani Get Start yine bu anlamda güzel işler yapıyorlar. Hem Global tarafta da yine çok kullanılan hem de Türkiye pazarında da birçok ajansta kullanılan bir Tool Get Start. Keyword Tool IO ile beraber yine ek olarak kullanacağım daha önce Ümit ile de bunun çok fazla üzerinde konuşmasını yapmıştık, Key Word Finder, KWfinder.com. O da hani özellikle Key Word Search yaparken Adverse’in Key Word Planner’i dışında kullanacağınız, hem trendleri göreceğiniz hem related key world’leri görebileceğiniz çok güzel bir Tool. O anlamda da hani tavsiye ederiz açıkçası. Şimdi bir sonraki slide’a geçelim. Evet, en güzel sorulardan birisi: SEO’nun aslında Omnichannel içindeki rolü. Bu soruyu hazırladığı için Ümit’e çok çok teşekkür ederim bu arada. Hani gerçekten Omnichannel marketing çok farklı bir dünya gibi gözükse de aslında hepimizin içinde bulunduğu bir şey. Son 3-4 senedir Omnichannel marketing birçok büyük markada konuşuluyor özellikle hem online da hem de retail’da çalışma yapan birçok marka bu alana yatırımlar yapıyor. İşte Türkiye’de Click and Collect yöntemini kullanan işte Decathlon’dan tutun da birçok büyük marka bu tarz çalışmalar yapıyor Retail bağlantısı ile beraber. Bununla beraber IB Contect Projeli bu Omnichannel marketing’in içerisine giriyor. RFID System’leri yine bu Omnichannel marketing’in içine giriyor ama günün sonunda online’dan yakalayacağınız kitlenin birçok kısmı organik taraftan geliyor. Bu anlamda yani SEO’nun en böyle zaten Omnichannel marketing’i konuşmadan önce (unclear 20.07) marketing’i konuşmamız lazım bence. Bu da SEO’nun zaten en büyük kanalının geldiği alan. Burada ne kadar doğru bir yatırım yaparsanız eğer organik tarafa doğru kullanıcı ile beraber de bahsettiğimiz bu Omnichannel (unclear 20.22)’ı da en ideal şekilde kurmuş oluyorsunuz. Burada direk ben Uğur ve Ümit’e bırakacağım. Özellikle e-ticaret tarafında bu anlamda çok büyük işler yaptınız. Gerek N11 tarafında gerekse eBay tarafında. Uğur ile başlayalım istersen.

Uğur Eskici: Ben o zaman şöyle devam edeyim. Aslında Aykut sen çok güzel özetledin, bize çok fazla bir şey kalmadı ama şimdi günümüzde birçok farklı cihaz kullanıyoruz. Evde tablet, yolda mobil cihazlar, iş yerlerimizde desktoplar, leptoplar ne bileyim bir tatile gittiğimizde kişisel leptopımız vs. herhangi bir arama yaptığınızda hangi kanaldan ya da hangi diverse’den yaparsanız yapın aslında bütün kanallarda bütün diverse’lerde pozisyonunuzu korumak zorundasınız. Şimdi günümüze baktığımızda (unclear 21.17) kontrol ederseniz bu tür cihazların sonuçları birbirine (unclear 21.20) çok net görebiliyorsun. Özellikle insanlar cep telefonu üzerinden fiyat araştırması yaparken satın almayı desktop üzerinden yapıyorlar. Daha çok mobil web için konuşayım. Bir yere gittiğiniz zaman arkanızdan herhangi bir ürün geldiği zaman, ya şu lazımdı dediğiniz zaman ya da ne bileyim offline’da, herhangi bir offline parakende de bir ürün bakıyorsunuz fiyatı nedir dediğiniz zaman çoğunlukla burada mobil cihazlar kullanılıyor. Dolayısıyla bu kişiler yani müşteriler satın almayı desktoplarda gerçekleştiriyor. Bazen ürünleri mobil cihazlarda da app’lerde bu app olabilir mobil olabilir, sepete ekledikten sonra desktopta satın alıyorlar ama bir takım kullanıcılar ürüne nasıl ulaştılarsa aramayı tekrar desktopa geri dönüp aynı ürüne aynı arama sonuç sayfasına erişmeye çalışıyorlar. Bu tarafta mobil web tarafı app tarafı var. App kendi içerisinde Ios ve Android olarak ikiye bölünüyor. Aynı zamanda desktop var yani biz 4-5 farklı kanallı uygulamalar yapıyoruz ve bütün kanallarda da bilhassa dikkat edip, nasıl diyeyim, bir kullanıcı nerede kendisini pause’ladıysa diğer bir diverse’da kaldığı yerden devam etmesine yönelik projeler de geliştiriyoruz. Dolayısıyla conversion’ı en yüksek olan kanal aslında organik taraf yani bütün paid kanallarına bakın, Price Comparising Traffic’lere bakın gerçi Price Comparising biraz daha yüksek olabiliyor conversion’ları ama normal bildiğimiz klasik kanallarda en yüksek conversion organik tarafta. Dolayısıyla herhangi bir yatırım daha doğrusu yatırımı var organik tarafta ama paid kanallar gibi ciddi yatırımlar yapılmadan, cashden bahsediyorum aslında burada paradan bahsediyorum, yapılmasa da çok kıymetli bir kanal. Omnichannel günümüzde henüz trend topic olmuş değil bence, özellikle Türkiye’de. Hatta mobil tarafta kendisine mobil (unclear 23.25)’de olmayan şirketler var büyük kurumlar var. Önümüzde bence daha çok yol olduğunu düşünüyorum deyip ve topu Ümit’e doğru yuvarlayayım.

Ümit Yılmaz: Tamam bende o zaman topu alıyorum. Omnichannel son birkaç yıldır oldukça çok gündemimize gelen konulardan bir tanesi oldu, hani sıkça konuşuyoruz. Sıkça konuşuyoruz fakat diğer taraftan baktığımız zaman Türkiye Eco sisteminde ne kadar uygulanıyor ve şirketler ne kadar çok adım atıyor ve yatırım yapıyor tabi burası tartışılır. Fakat bunu konuşuyor olmak bile aslında bir artıdır diye düşünüyorum. Bu soruyu hani biraz konumuzda SEO olduğu için SEO bağlamında örnek vererek belki açıklamakta fayda var. Bazen hani hem fiziksel anlamda hem de online anlamda varlığını sürdüren şirketlerin fiziksel ve online arasındaki bağlantıyı çok iyi kurması gerektiğini düşünüyorum. Örneğin; bugün günümüzde internet kullanım oranları ve akıllı telefon kullanım oranlarının arttığını görüyoruz. İnsanlar fiziksel mağazaları ziyaret ediyorlar, yeri geldiğinde ayakkabı beğeniyorlar örneğin ve daha sonra bunun online’a yansımalarının olduğunu görüyoruz. Efendime söyleyeyim, ayakkabıyı giyiyor, numarasını, markasını, modelini biliyor ve ne yapıyor; hemen bunu online’a yansıtıyor ve bu online’da aramaya dönüyor. Yapılan aramalarda da kullanıcıların karşısına çıkmadığınız durumda da aslında bir potansiyel kaybetmiş oluyorsunuz ve fiziksel mağazadaki potansiyelinizi online’da rakiplere kaptırabiliyorsunuz. Böyle bir durum mevcut. Bundan dolayı aslında birçok markanın Omnichannel stratejisinin hani hep diyoruz ya işte 360 derece pazarlama, bunların çok efektif kullanılması gerektiğini düşünüyorum ve SEO’da bunların içerisinde çok önemli noktalarından bir tanesi. Zira SEO dönüşüm oranı olarak oldukça kritik bir eşik ve kullanıcıların internet macerasının başladığı noktada müşteriye temas ettiğimiz için oldukça önmeli ve bu bağlamda da Omnichannel içinde de SEO’ya da ayrıca yatırım yapılması gerektiğini düşünüyorum.

Aykut Aslantaş: Okey, teşekkürler Ümit ve Uğur. Gerçekten hani ileriki süreçlerde konuşulacak bir konu. Özellikle de markalar tarafından ve hatta ajanslar tarafından insight verilecek bir konu. Bu anlamda bu konularla ilgili zaten bahsetmiştik, Webinar sonunda SEMrush’ın bloğunda bu konu ile ilgili bir yazımız olacak. Detaylıca bunun üzerinden tekrardan yorum yapmak isteyenler olursa, o blog yazısı üzerinden yorumlarını iletebilirler. Bir sonraki slide’a geçelim. Evet, en sevdiğim konulardan birisi; IT süreçlerinin SEO açısından önemi. Şimdi burada ben ne kadar da daha öncesinden elimden geldiğince IT’sel süreçlere girsem de ne kadar daha öncesinde hepimiz de kişisel sitelerimizde ve çalıştığımız markalarda, ajanslarda IT süreçlerine girsek de IT’nin her zaman tartışılan bir yanı vardır ve hep de şu sorulur: işte IT’nin SEO açısında % kaç önemi vardır? İşte content % kaç önem arz eder? gibi hep sorular sorulur. Ben burada öncelikli olarak bu alanda daha büyük tecrübelere sahip ve bu işin de aslında yazılımsal süreçte çok daha iyi know-how’a sahip olan Uğur ile başlamak istiyorum açıkçası, Ümit sen de izin verirsen eğer.

Ümit Yılmaz: Tabi ki.

Aykut Aslantaş: IT süreçlerinin SEO açısından önemini birçok büyük firmada aslında Uğur yaşadı, çok büyük geçişlerde katkı sağladı. Bu anlamda fikrin nedir Uğur?

Uğur Eskici: Slide’a geçince aslında Ümit ile ikimizin yüzünde bir gülümseme oldu. Bu da büyük kurumsallarda IT ve SEO departmanları arasındaki ilişkinin bir hayli (unclear 27.29) olmasından kaynaklı. En azından çıktısından başlayayım. Çıktısı, saçınızın yan tarafı beyazlıyor, çok rahat çünkü çok ciddi eforlar sarf etmeniz gerekiyor. Yani, birçok iş kolunda olduğu gibi bizim mesleğimizde de işimiz insanlar, insanlarla iletişim. Bu IT tarafında biraz daha zor olabiliyor o da şu yüzden: en azından kurumsal tarafı anlatayım size. Şirketlerde bildiğiniz gibi farklı farklı departmanlar vardır ve birçok departmandan belli önceliklendirmeler yapılarak biz şirkette scram uyguluyoruz. Bir takım kurallar sonucunda en yüksek puana sahip olan, en öncelikli olan projeler, geliştirmeler sırasıyla IT’ye atılır. Fakat burada genel olarak IT şunu atlamakta: SEO çok statik bir iş kolu değildir, SEO yani Google dünyası çok dinamiktir. Bugün Google’a (unclear 28.26) yürütmelerin detaylarına baktığınızda dünyadaki verilere göre günde 2 defa güncelleme yapılıyor. Çok ciddi dinamiklerden, çok ciddi çarklardan bahsediyoruz burada. Dolayısıyla bir SEO geliştirmesini ya da herhangi bir (unclear 28.41) fix’lenmesi 2 hafta sonra (unclear 28.43) 2 hafta sonra yayına çıkacak sprinter’a dâhil edilmesi bizim tarafımızda oldukça problem yaratıyor çünkü her geçen gün her geçen saat SEO tarafında bizler için bir maliyet, bizler için birer kayıp aslında. Çok net söyleyebilirim. Fakat burada önemli olan ilişkileri doğru tutmak, önemli olan insanlara SEO farkındalığını verebilmek. Tabi bu sadece insan değil departman özelinde. Ben bunu hayatımda şöyle çözüyorum: departmanlara SEO eğitimleri veriyorum çalıştığım kurumsallarda ki insanlar hani bir şey söylediğim zaman beni daha rahat anlayabilsinler ya da bir önceliklendirme yaparken hangi önceliğin daha net yani hangisinin daha yüksek olduğu konusunda yorumların daha objektif olması adına aslında bizlerin de departmanları eğitmemiz gerekiyor, onlarla konuşmamız gerekiyor. Süreçlere baktığımızda ben biraz yazılım kökenli bir insanım. SEO tarafına baktığınız zaman bence SEO tamamen teknik bir iş demiyorum ama %80’i teknik bir iştir. %80’i IT bağımlı (unclear 29.50) çok yüksek olan bir iş birimidir. Dolayısıyla ben SEO’nun yıllardır da söylerim IT departmanı altında tanımlandırılması gereken bir departman olduğunu düşünüyorum. Ben daha önceki çalıştığım firmalarda da kendimi ve ekibimi bu şekilde konumlandırdım. N11’de de bu şekilde konumlandırdım. Sadece son 1 yıl içerisinde geçtiğimiz yılbaşında marketing ve pazarlamaya bağlandık. Tabi burası da bizim için farklı bir deneyim oluyor bu anlamda çünkü şöyle bir süreç var: IT sadece sizlerin yani SEO’nun önceliklendirdiği SEO projelerini gerçekleştirmiyor; aynı zamanda satışı, aynı zamanda müşteri hizmetlerini, aynı zamanda kendi maintenance gibi yaptığı bir takım iyileştirmeler var. Yayına çıkan bütün iyileştirmeler SEO testinden, SEO analizinden geçmek zorundadır. Her ne kadar SEO işi olmasa da x bir işin önünüzde sitenin markalarını eğer değiştiriyorsa, kesinlikle SEO sürecine dâhil edilmesi lazım. Fakat büyük kurumlarda, büyük projelerde bu her zaman atlanan ve atlanacak olan bir konu. Ümit de zaten bu konudan da bahsedecektir kendi tarafında çok benzer olduğunu düşünüyorum. Herhangi bir iş birimi bir geliştirme yapıyor; atıyorum (unclear 30.55) sağında değil de solunda olsun. Yeni pencerede değil de yeni kendi içerisinde açılsın vs. çok minor da olsa SEO’cuların, bizlerin bütün lis paketinde bulunan deployed paketinde bulunan bütün taktiklerin SEO testlerinde yapması gerekiyor. Ben mesleki hayatımda en çok bununla zorlanıyorum çünkü yeni çıkan herhangi bir şeyi haberim olmuyor. Bazen yayına çıktıktan sonra farkında olabiliyorum. Bu süreçleri yönetmek çok önemli bir şey. Dolayısıyla IT’ye bağımlı bir iş SEO fakat nasıl diyeyim IT ilişkilerinin çok iyi yönetilmesi ve diğer departmanlarla ilişkilerin çok iyi yönetilmesi diye gerektiğini düşünüyorum SEO olarak.

Aykut Aslantaş: Ben burada bir dipnot olarak gireceğim. Sesle ilgili Twitter’da da yorumlar var. Biraz daha böyle yakın olabilirsek eğer mikrofona çok memnun olacağım. Genel olarak seslerle ilgili bir sıkıntı var sanırım.

Ümit Yılmaz: Uğur özelinde mi ses duyulmuyor yoksa aynı durum senin için benim için de geçerli mi?

Aykut Aslantaş: Genel olarak hepimiz yakın olursak bu anlamda daha iyi olacaktır açıkçası. Ümit senin bakış açını merak ediyoruz. Bu anlamda ne gibi yorumlar katarsın bize?

Ümit Yılmaz: Soru oldukça çarpıcı aslında ve bu soruyu aslında hangi SEO’cuya sorsanız hemen yüzünde bir gülümseme oluyor çünkü genelde hani şöyle de bir şey vardır: IT’ciler SEO’cuları sevmezler şeklinde bir kanı vardır. Ne derece doğrudur, ben yorum yapmayayım tabi burada. Genelde ben daha önce ajans tarafında da edindiğim tecrübelerden de gördüğüm kadarıyla genelde şu durumu çok fazla yaşıyoruz: yapılması gereken işleri iletiyoruz ve gerçekten çok çalışıyoruz, çok emek harcıyoruz, bazen yeri geliyor 100 sayfa 150 sayfalık sunumlar hazırlıyoruz, gerek ben kendim olayım gerek ekibim olsun çok ciddi emekler harcıyoruz, bazen mesailere kalıyoruz fakat biz mesaiye kalıp bu sunumun dosyasını hazırladıktan sonra, karşı tarafa ilettikten sonra süreçlerin çok fazla askıda kaldığını görüyoruz. Yani oturup, işlerin yapılmasını bekliyoruz aslında. İşler yapılmadığı noktada da aslında sizin ne kadar SEO bildiğinizin bir önemi yok çünkü işlerin bir şekilde yayına alınması gerekiyor. Yayına alındıktan sonra SEO trafiğini arttırması gerekiyor ve sizin de KPI’larınızı tutturmanız gerekiyor. Siz KPI’larınız tutturduğunuz müddetçe hem ajans dünyası veya biz SEO’cuların hem ajans olarak hem şirkette çalışan olarak karşılıklı mutlu oluyoruz. Fakat burada süreçlerin bir kısmı aslında SEO’cuların kontrolünde ve inisiyatifinde olması gerekiyor diye düşünüyorum. O da şu; bizlerin gerek kurumların gerek kurumlardaki tecrübe sahibi kişileri etkilememiz gerekiyor. Onlara SEO’nun önemini, yaratacağı katkıyı, cirosal katkıyı çok iyi anlatmamız gerekiyor. Şirketlere göre önem sıralamaları değişebiliyor. Yani bazı şirketlerde pageview önemliyken, bazı şirketlerde, GittiGidiyor gibi şirketlerde, satın alma ve revenue gibi rakamlar önemli olabiliyor. Bizim aslında bunları anlayıp, bu şekilde öncelik listesi oluşturup ve şu işleri yaparsanız katkısı bu olur, sizin KPI’larınızdaki en önemli maddeler bunlar ve bunları çok fazla yükseltir diyebilmeliyiz ki iç tarafta da IT ekiplerinde de önceliklendirme bu şekilde yapılsın diye düşünüyorum. Benim yorumum bu şekilde.

Uğur Eskici: Ben de şöyle bir ekleme yapabilirim belki. Ümit çok teşekkür ederim güzel eklemelerin oldu. Kurumsal tarafta KPI’lar oldukça önemli hedeflerle yönetim yönelim oldukça önemli fakat SEO tarafında yılın başında kurduğunuz bir KPA yılsonuna gittiğinizde farklı bir yere gitmesi gerekiyor olabilir. Örneğin; nasıl diyeyim, tasarım bizim için çok önemlidir, (unclear 34.59) matriclerini düzeltmemiz gerekiyor (unclear 35.01) ama yılsonuna doğru giderken bir anda mobil desktoptan ayrılıyor ve mobile ağırlıklı olarak geliştirilmesi gerekiyor olabiliyor. Dolayısıyla her ne kadar bu sürecin içerisine bu processin içerisine ben yanılıyor olsam da SEO tarafındaki KPI’lara durum değerlendirilmesi gerekiyor ama aynı zamanda sürekli güncellenebilir halde tanımlanması bence daha efektif olacaktır.

Ümit Yılmaz: Evet, ben de burada bir cümle ekleyeyim. Hayatımıza yeni teknolojiler giriyor ve Google’ın birçok güncellemesi hayatımıza giriyor ve bazen dünyamız çok değişebiliyor. Bu bağlamda hani şu çok önemli bir konu aslında: şirketlerin IT’sel insan kaynakları gücünü bir kere anlamamız gerekiyor. Yani maddeler şunlar, bunları yeni alıyorsunuz değil aslında; bunun bir önceki adımının karşı tarafı anlamaktan geçtiğini düşünüyorum. Karşı tarafı anlamalıyız, oradaki insan kaynağını anlamalıyız, oradaki insan kaynağının ne tür süreçlere ayrıldığını anlamalıyız ve SEO’yu buradan nasıl konumlandırmamız gerektiğini kavramalıyız diye düşünüyorum ve bunu anlattığımız müddetçe de aslında süreçler biraz daha değişebilir. Ve şunu yapabiliriz; en azından şunu yapabiliriz: önerdiğimiz maddeleri önem sıralamasına göre çok doğru anlatıp, karşı tarafa iletebiliriz diye düşünüyorum.

Uğur Eskici: Tabi SEO tarafındaki en büyük problem bu hesaplamaların çok efektif yapmalarının biraz zor olması. Örneğin bir (unclear 36.35) artışını (unclear 36.36) için yansımasını ağırlık olarak görebiliyorsunuz (unclear 36.39) görebiliyorsunuz ama SEO tarafında herhangi bir (unclear 36.44) gibi güncellemede tespitini aynı anda göremiyorsunuz çünkü o paketin içerisinde başka (unclear 36.50) olabiliyor. Bir paketin üzerinde yaptığını (unclear 36.54) güncelleme ile birlikte farklı bulgular çıkması gerekiyor bu çoğu kez. Dolayısıyla bir (unclear 37.01) bir SEO bacağı olarak proje ne kadar etki yarattığını ölçmek bizim tarafta oldukça zor. Dolayısıyla burada üst yönetimden en dibe kadar, en alta kadar herkesin bu olayı çok iyi bir şekilde anlamasında fayda var.

Aykut Aslantaş: Süper, çok teşekkürler Ümit ve Uğur. Yani bu aslında sabaha kadar konuşabileceğimiz ve gerçektende eğlenceli bir konu ama ben hani dipnot olarak paylaşacağım: Ümit’in yorumu üzerine her zaman da söylüyorum gerek ajansta gerek markada çalışan gerek de kendi start up olarak da düşündüğümüzde herhangi bir SEO projesinde sadece IT bilmek değil, pazarlama açısından da bakıp, hem IT hem pazarlamayı tek bir platform altında toplayabilmek önemli. Bu anlamda sadece dediğim gibi IT bilmek ya da sadece pazarlama bilmek değil, IT ile beraber doğru bir şekilde bu işi yapan insanları doğru yönetebilmek, aynı şekilde IT’sel süreçlerin sana katacağı returning investment ile SEO tarafında diğer alanlarda, content alanlar olsun link alanları olsun, gelişme yaparken pazarlamacıyı da bu anlamda destekleyebileceğimiz işte Ümit’in bahsettiği gibi yine sunumlarda doğru bir şekilde aktarabileceğimiz, anlayacağı şekilde ve bunu ne kadar daha fazla öneminin olduğunu gösterebilecek şekilde yönetebilmesi lazım. Biz de elimizden geldiğince bu tarz markalarda ve projelerde yer aldığımız için iki sürece de hâkim olmak bence her zaman çok çok daha iyi oluyor. Bir tane soru gelmiş aslında. Google Fred güncellenmesi ile yeni algoritma öne sürdü. Haberleri var, bunun öne sürdüğü ile ilgili bazı konular konuşuluyor. Net bir açıklama yok. Bu konuda fikirleriniz nedir? Arzu ederseniz şöyle yapalım: şeyler sunum bittikten sonra direk bu konuyla ilgili yorumlarımızı katalım çünkü biraz konuşmamız gereken bir konu. Sunum bittikten sonra en son bu konuyla ilgili soruya da cevap vermiş oluruz. Bir sonraki slide’a geçelim. KPI hazırlarken dikkat edilmesi gereken hususlar. Şimdi biliyorsunuz önceki yıllarda SEO ile ilgili KPI hep key word bazlı KPI’lardı. Biz olabildiğince sektörde bunun key word bazlı değil aslında birçok alanla ilgili olması gerektiğini ve birçok kanalın da günün sonunda SEO’daki yapacağımız KPI’lara katkı sağlayacağını, birbiriyle beraber bağlantılı olduğunu anlatmaya çalıştık. Yer yer geldi işte ana sayfa hariç landing pagelerin yüzdesel oranları oldu, yer yer geldi key word bazlı KPI’lar uygulandı, yer yer organik session’ın yüzdesel datası oldu. Birçok alanda herkes aslında bu alanı bir KPI belirliyor. Burada benim dipnot olarak söylemek istediğim şey şu: her markaya göre kesinlikle KPI değişmek zorunda. KPI’ı açarsak aslında tamamen bir hedef tabiri caizse Türkçesi ana hedefler aslında. Bu hedefleri belirlerkende aslında her markanın kendisine ait bir stratejisi olması lazım. Öncelikle de doğru hedef kitleyi analiz etmesi gerek. Gerçekten hangi hedef kitleye organikte yakalamam gerek, bu hedef kitle hangi key word’leri arıyor, rakipler hangi key word’lerde pozisyon kazanmış, ben hangi key word’lerde pozisyon kazanmalıyım gibi bir ön araştırmanın yapılması lazım. Bu araştırma yapıldıktan sonra bu key word’leri cover edebilecek bir sayfalar var mı? Bu sayfaları öncelikle analiz etmek ve optimize etmek gerek. Eğer böyle bir sayfalar yoksa bu sayfaların açılmasını sağlayabilmek ve insanların gerçekten o sayfaya ilgili key word ile land edildiğinde nasıl analizlerle karşılaşacak, nasıl içeriklerle karşılaşacak, sitede kalma süreleri artacak mı, sayfayla konuyla alakalı mı değil mi gibi aslında Google’ın önemsediği birçok matric var burada. Bu datalarla beraberde aslında en sonunda belirli trafikle beraber bir KPI belirlemiş oluyorsunuz. Bu KPI hedeflediğiniz key word olabilir, hedeflediğiniz organik trafik olabilir. Bu her marka için tamamen değişiyor. Yani specific olarak şu key word’de şu üst sırada çıktığımda bu bir KPI değildir, benim şahsi fikrim. Özellikle de 3 farklı ajansta çalıştığım için bu bakış açısına sahibim açıkçası. Markada çalışan arkadaşlarımın fikrini tabi ki de ben duymak isterim ama Türkiye’de bir algı var maalesef işte key word bazlı, şu key word’de şu kadar üst sıraya çıkarsam benim için kâfidir gibi. Arka tarafta hiçbir zaman new generation conversion optimisation conversion late tarafından hiçbir dataya bakılmadan sadece key word tarafında bir KPI belirleniyor. O da doğru bir strateji değil benim şahsi fikrim. Dikkat edilmesi gereken hususlar zaten bahsettiğim gibi gerek (unclear 42.03) optimizasyonda önemseyeceğimiz content ve IT’sel süreçler gerek de bu contentleri landing pageleri dışarıdan alacağımız hedeflenen on-page çalışmaları tamamen bu stratejinin içerisine de dâhil olması gerek diye düşünüyorum. Sen ne düşünüyorsun Ümit bu konuda?

Ümit Yılmaz: Ya burada aslında çok hassas bir konu KPI. Yani SEO’cuların belki de en çok zorlandığı konulardan bir tanesi. Zamanında çok fazla KPI hazırlamış biri olarak bir kere öncelikle gerçekçi olmamız gerekiyor. Çok fazla pembe tablo çizmememiz gerekiyor KPI ile alakalı. %60 %70 SEO trafiğini artırmak evet mümkün olabilir. Ama bazen de mümkün olmayabiliyor, çok ütopik bir rakam olabiliyor. Öncelikle gerçekçi olmalıyız diye düşünüyorum, bu işin bir kısmı. Bir diğer kısmı; karşı tarafı çok iyi anlamamız gerekiyor. Müşterimizi çok iyi anlamamız gerekiyor. Beklentileri çok iyi yönetebilmemiz gerekiyor ve karşı taraftaki insan kaynağını çok iyi anlamamız gerekiyor. Yani sizin atıyorum %50 SEO trafik artışı hedefi verdiniz karşı tarafa, fakat bunun gerçekleşebilmesi için karşı tarafın ne kadar çok iş yapabileceğini, kapasitesini bilmemiz gerekiyor. Karşı taraf iş yapamadığı müddetçe biz de çok KPI’larımıza bağlı kalamıyoruz, bu işin insan kaynağı kısmı. Bir ayaklarından bir tanesi de şu; Google’in ara yüzü çok fazla değişiyor. Yani bildiğimiz üzere Google’ın tasarım değişiklikleri çok fazla, sıklaşmaya başladı ve Google’ın borsaya açık bir şirket olduğunu biliyoruz ve borsadaki hisse değerlerini sürekli arttırmaya çalıştığını biliyoruz. Bu da nasıl olacak? Bu da tabi Paid Search tarafından elde ettiği gelirin daha fazla olmasıyla olacak. Buna paralel olarak ara yüz sürekli değişiyor. Yani aslında birçok farklı değişkeni de göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Çok yönlü düşünüp, bütüncül düşünüp, KPI’larimizi gerçekçi bir şekilde vermemiz gerekiyor diye düşünüyorum.

Aykut Aslantaş: Süper, Uğur sen ne düşünüyorsun bu konuda?

Uğur Eskici: Tabi son soruyu cevaplayan kişiye genelde bir şey kalmıyor ama ben şöyle bir toparlamaya çalışayım. Aykut’un dediklerine katılıyorum. Doğru yerlere aslında parmak bastın fakat bazı noktalarda şöyle katılmıyorum: örneğin bir (unclear 44.36), örneğin bir Pay Speed, örneğin bir (unclear 44.40 )bence olmamalıdır. Bu bir şirket KPI olmalıdır, şirketin hedefi olmalıdır. SEO tek başına bu matric’leri iyileştirebilir fakat bu matric’i pozitif ve negatif yönde etkileyebilecek çok farklı iç birimleri mevcuttur. Dolayısıyla KPI’lar böyle mantıklı olmalıdır yani SEO özelinde ve gerçekten birebir SEO’nun etkileyebileceği matric’ler olmalıdır. Size şöyle bir örnek vereyim; saçma sapan bir backing KPI verilirse siz bu KPI’ı tutturmak için çok gereksiz çok ayarsız bir şekilde bir backning strategy gerçekleştirirseniz bu size fayda sağlayacağına zarar sağlayabilir. Ya da farklı bir örnek vereyim. Pay speed tarafı Google tarafında yani SEO tarafında önemli bir matric’tir. Bir web sitesinin yüklenme hızını (unclear 45.28) altına indirmeniz gerekiyor. Siz özellikle kurumsal tarafta zaten sitenin hızlı yüklenmesini bütün şirket bütün departmanlar sahipleniyor. Herkesin ortak paydasında yer alan şey. Siz bunu biraz daha KPI’nızı tutturma adına üzerine yüklendiğinizde biraz daha işler mikro seviyeye iniyor. İşte mark up’ta şunu şöyle mi kullansam, browser hdml kurulması mı revise etsem (unclear 45.53) eder gibi mikro yerlere eğiliyorsunuz ama atıyorum bir x departmanı ana sayfaya 750 kb’lık bir (unclear 45.59) yükleyebiliyor ve bu durumda sizin KPI’nız değişebiliyor. Key word tarafına bakarsak; Aykut’un dediği gibi yani sadece key word bazlı gitmekte bazı caselerde bazı sitelerde için konuşuyorum doğru olmayabilir. Örneğin bir N11, örneğin bir GittiGidiyor’a baktığınız zaman bu siteler yüz binlerce key word Tool’dan oluşan trafik sağlayan key word pool’ları var. Çok major çok brand key word’lere uygulanabilir ama sonuç olarak size trafik getiren conversion’ı yaratan long tail’de gelen trafiktir. Yani Adidas yazıp sitenizin gelen bir (unclear 46.35) yarattığı conversion’la ve bunun ihtimali ile Iphone 6S kırmızı 32 gb’ın yarattığı biraz daha farklı olabiliyor. Dolayısıyla hepimizin günün sonunda ortak amacı organik trafiğini yükseltmektir. Ben biraz bu gözle bakıyorum. Peki, organik trafiği ne kadar yükseltmeliyim? Bu birazda şirket KPI’ları ile ilgili olan bir şeydir. Örneğin şirket %50 büyüme görüp, olursa kendisi ve bunun %30’unu atıyorum SEO tarafında %25-20’sini paid tarafında yapmak istiyorsa bunun gibi SEO’nun KPI’ı değişebiliyor. Biraz da şirketin nereye koşmak istediği ile ilgili olan bir konu ama soruya şuanda tekrar bakıyorum. Dikkat edilmesi gereken hususlar, orayı kısaca bir toparlayayım. Konulan KPI’ın değiştirilebilir, revize edilebilir ve gerçektende mantıklı olanı makuldür. Örneğin; Ümit’in de dediği gibi %6o organik (unclear 47.24) teknik olarak mümkündür ama ilgilenmemiz gereken birçok farklı matric vardır; şirketin koştuğu ve farklı projeler yürütmesinden dolayı SEO projeleri öncelikle almayabilir. Yani, anlatabiliyor muyum? Ben bu KPI’ı belirlemek için, verebilmek için daha doğrusu ikisi büyük olmak üzere atıyorum 10 tane proje hazırladım ya da mevcut yapıyı revise edecek revise olgulara uğratacak bir takım farklı subtasklarım var. Eğer atıyorum örnek veriyorum; IT eğer bu 10 task’ı yapacak kapasitede ise; bu sefer benim KPI’m patlıyor. Dolayısıyla yılın başında bütün bu insan kaynakları ve development maliyetinin de hesaba katılarak KPI kurulması bence daha efektif olanı.

Ümit Yılmaz: Ben de birkaç bir şey eklemek istiyorum Aykut izin verirsen. Burada Uğur’un bahsettiği konuya ben ekleme yapmak istiyorum. Bazı sitelerde maalesef hayatımıza reklam olabiliyor ve page speed gibi hayati konuları olumsuz etkileyebiliyor. Yani bir banner içinde dönen bir javascript bir sayfayı 12 saniyede dahi yükletebiliyor. Ben 20 saniyeleri de gördüm yani. Bunlar bizi gerçekten zor duruma düşürüyor. Burada farklı departmanların KPI’larına da bakmakta yarar var diye düşünüyorum. Belki de bizim en son KPI hazırlayan kişiler olmamız gerekiyor. Birçok farklı departmanın beklentilerini ve KPI’larını görüp, ona göre belki de hareket etmemiz gerekiyor çünkü web sitesinin, web sitenin ara yüzü çok fazla değişebilir, UX ile ilgili geliştirmeler olabilir, reklam tarafı çok agresif davranıyor olabilir, agresif hedefler verebiliyor olabilir. Dolayısıyla sizin page speed skorunuz daha fazla olumsuz etkileniyor olabilir. Bu da belki de gelecekte page speed ile ilgili Google’ın yaptığı, yapacağı daha agresif bir güncelleme olabilir. Siz olumsuz etkilenebilirsiniz, KPI’nız olumsuz etkilenebilir. Bunlar çok geniş tutulması gereken konular. Bir de son bir şey eklemek istiyorum ben; key word kelimesi, key word kısmı çok konuşulan bir konu. Yine, daha sonra belki yine değineceğiz ama bir kelime belirlerken aslında özellikle e-ticaret tarafında kullanıcıların yaptığı user journey dediğimiz bir kavram var yani kullanıcıların arama alışkanlıkları ve arama yolculuğu. Yani bir kullanıcı bir ürüne erişmek istediği zaman nasıl arama yaparak başlıyor ve en son noktası neresi? Yani bir adam buzdolabı diye aramaya başlayıp, daha sonra işte LG buzdolabı LGM5 gibi çok daha farklı bir aramaya doğru gidebiliyor ve bu her adımında karşılanabiliyor olması gerekir, gerekiyor diye düşünüyorum, özellikle e-ticarette. Yani bütüncül bakmak gerekiyor diye düşünüyorum.

Uğur Eskici: Yani burada KPI belirlerken aslında SEO tarafında da sürekli (unclear 50.15) belirlemesi lazım aslında söyleyince aklıma geliyor. Örneğin size KPI atıyorum cep telefonu yazınca birinci sıraya çıkmaktır. Fakat conversion’lara baktığınızda atıyorum bu kelimenin getirisi daha azdır. Onun yerine Iphone 6S gibi marka aramalarında daha fazla transaction yaratabilecek potansiyel kelimeler varsa doğru KPI’sını ikincisi olabiliyor. Dolayısıyla KPI’lar set edildikten sonra SEO departmanı ile birlikte bunlara dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Ümit Yılmaz: Ben bir şey daha eklemek istiyorum.

Aykut Aslantaş: Şöyle Ümit, istersen çünkü bir 10 tane sorumuz daha var. Bir yandan sorular da geliyor. Onları da dâhil edelim. Biz de sonra yine yorumlarımızı yapalım arzu edersen. Şimdi bir taneki sorumuz; ilk sorumuz; IT süreçleri ile ilgili kısımda yani bir önceki slide ile ilgili. IT süreçleri ile birlikte UX tarafında da kesinlik katılımımız gerekiyor bence. Bu taraftan UX tarafıyla ilgili SEO uzmanı da bilgi sahibi olması gerekiyor. Siz ne düşünüyorsunuz diye sormuş arkadaşımız. Ben ona kısaca cevap vereyim. Sonraki bir sonraki, soruyu size soracağım. Bu konu ile ilgili şöyle: zaten SEO dediğimizde hiçbir zaman sadece content back link işte teknik süreçler vs gibi şeyler değil, aslında tamamen mock up sürecinde SEO devreye girmesi lazım. Küçük web sitesi de yapsanız, start up da olsanız, büyük bir web sitesi de olsanız, mock up sürecine, daha tasarıma geçmeden sürece SEO aslında önerilmesi gereken konulardan birisi. Gerek content alanlarının oluşturulması, gerek internal link’lemelerin oluşturacağı alanların yaratılması, (unclear 51.55) yapısının doğru bir şekilde konumlandırılması gibi gibi birçok şey aslında web sitesi daha tasarım sürecine geçmeden mock up sürecine dâhil olması lazım. Daha sonra tasarım sürecine dahil olup, tasarım sürecine de belli yorumlar yapılıp, bunun hdml’e dökülüp daha sonra ilgili yazılıma entegre edilmesi gerek. Bu da kesinlikle SEO’cu hiçbir zaman bu anlamda sadece işte content bilecek, işte teknik bilecek, sadece bunlar değil. İlk başta da bahsettim. Hem IT çok iyi bilmesi lazım, hem pazarlamayı bakış açısından bakıyor olabilmesi lazım hem de ( imant? unclear 52.29) bakışı yani diğer kanalları da çok daha iyi kullanıp, efektif bir şekilde nasıl bir değer yaratabilir, bunlara bakması lazım. Türkiye’de bunları yapacak gerçekten bir elin parmağını geçmeyen insanlar var. Ne kadar farklı strateji ile siz bu işe girerseniz, o kadar iyi. Diğer kanallar vs SEO’ya katkısı var mı? Tabi ki de var. Organik anlamda bunlarla ilgili çok büyük testler de yapılıyor ama hani bunu sadece UX ile sadece content ile sadece back link ile sınırlamak çok da doğru bir konu değil açıkçası. Bir soru var, onu sizlere soracağım. Son güncellemeler ve devam eden gelişmelere göre back (unclear 53.09) alımları için ne tavsiye edersiniz? Bu soru aslında ilk başta Fred güncellemesi ile ilgili bir soruydu. Bence güncelleme ile ilgili soruları en sona bırakalım. Çünkü taze bilgiler herkesin de bu konu hakkında fikri vardır. Hep beraber güncelleme ile ilgili bu 2 soruyu webinar’ın sonunda yapalım. Bir tane soru gelmiş; bu konuyla ilgili aslında; yine IT’sel süreç ile ilgili. Site içi search kısmını Google bot’larına açmak doğru bir hamle midir? Bu konuyu direk e-ticarete bu alanda çalışmalar yapan öncelikle Uğur’a, daha sonra da Ümit’e bırakıyorum.

Uğur Eskici: Bu sorunun cevabı aslında nasıl diyeyim sitenin yapısına göre değişebilir. Yani sitenizde sattığınız ürünlere, kategori kırılımınıza, kategori sonrasında her bir (unclear 54.00) kaç tane product var, market place sitesi misiniz, yoksa stokta çalışan bir firma mısınız, buna göre değişebiliyor. Bunun aslında net bir cevabı yok. Her yiğidin yoğurt yiyişi nasıl farklıysa bu o siteyi yorumlayan SEO’cunun yorumuna göre değişebiliyor. Dolayısıyla benim bu konuda yorumum şudur: eğer yapılan bir arama çok farklı bir arama sonucuna döndürebiliyorsa; bu bir katalogun içerisine girdiğinizde gördüğünüz ürünlerden farklıysa; bu index’leme ile olabilir. Ama yapılan aramalar ya da search engine’ın verdiği gap stage arama engine’ın verdiği cevap kategoriden birebir aynıysa ya da çok relate ediyorsa, o durumda kapatmak tabi daha faydalıdır. Ama dediğim gibi bunun net bir yanıtı yoktur. Sitesine göre değişir.

Aykut Aslantaş: Teşekkürler. Ümit sen ne düşünüyorsun?

Ümit Yılmaz: Oldukça radikal bir şey aslında bizim için belki de oldukça radikal bir soru. Burada yani site içindeki key word alanını açtığımız zaman aslında çalışma prensibi biraz şöyle oluyor: Google arama motoruna arama motoru şeklinde çalışıp cevap vermek gerekiyor. Yani daha doğrusu bunu yapmış oluyoruz aslında. Yani bir arama motoruna arama motoru şeklinde çalışıp cevap vermiş oluyoruz. Şimdi bu sektöre göre doğru ya da yanlış, iki farklı durum. Doğru ya da yanlış diyemiyoruz buna. Pazar yerleri çok kritik konular burada. Pazar yerlerinin genelde oturmuş kategori yapıları olmayabiliyor. Ürünleri kullanıcıların kendisi listeleyebiliyor. Dolayısıyla mesela eBay örneğini verelim; eBay kendini search şirketi olarak tanımlayan bir şirket. Yani biz search şirketiyiz diyor. Milyarlarca ürün listeleniyor ve çok kompleks yapılara sahipler. Dolayısıyla kategori ağacı oturmamış siteleri özelinde söylüyorum kapatmak çok faydalı diye düşünüyorum ama kategori ağacınız oturmadıysa, eksikleriniz varsa, yapınız tam olarak oturmamışsa veya pazar yeri gibi modeller söz konusuysa, kapatmak yanlış olur diye düşünüyorum. Yanlış olabilir.

Aykut Aslantaş: Okey, teşekkürler. Bir tane daha sorumuz var. Hemen bunu da hızlıca geçelim. Merhaba, satışı biten ürünleri 301 302 ile kategoriye yönlendirmek doğru mudur? Soft 404 hatasından nasıl korunmak gerekir? Bu konuyla ilgili izninizle ben fikrimi söyleyeyim. Siz yine kısaca bahsedersiniz e-ticaret gözünden, sevinirim. Şimdi şöyle; burada 2 tane farklı yöntem var. Şimdi satışı biten ürünlerin bir sonraki seferde bu ürün gelecek mi gelmeyecek mi bu bir yöntem. Ürünün gelmesi ve gelmemesi dâhilinde 301 ve 302 iki farklı yöntemle kullanılır. Bu zaten bütün e-ticaretlerde yapılan bir süreç. Ürün tamamen gelmeyecek ve ürünü sadece bir defa bunu birçok markayla özleştirebiliriz; Tchibo olabilir, Ikea olabilir, bu tarz e-ticaret sitelerinde bu anlamda çok büyük bir şey var. Haftalık değişiyor hatta günlük değişiyor ürünler. Satışı biten ürünleri eğer bu ürün bir daha gelmeyecekse ilgili bir üst kategoriye redirection yapmak bir yöntem. Ara ara birçok e-ticaret sitesinin kullandığı bir yöntemi sizinle paylaşmak isterim. Onlar da ilgili sayfayı hiçbir şekilde kapatmıyorlar, ürünün stokta olmadığını gösteriyorlar, recommendation ng ile bu ürünle ilgili related ürünleri altta listeliyorlar ve günün sonunda aslında o sayfayı kalıcı bir şekilde hale getiriyorlar. Tabi buradaki dezavantajlar: sitede kalma süreleri düşüyor, oradaki engagement’lar düşüyor, buradaki diğer internal linklere geçiş süreçleri düşüyor. Bu farklı farklı yöntemler kullanıyor açıkçası. Dediğim gibi bir üst kategoriye yönlendirmekte herhangi bir olumsuz durum yok. Soft 404 hatasından nasıl korunmak gerekiyor? Bunu da e-ticaretteki uzman arkadaşlara soruyoruz.

Ümit Yılmaz: Evet, kim başlasın?

Aykut Aslantaş: Ümit, sen başlayabilirsin.

Ümit yılmaz: Tamam, ben başlayayım o zaman. Yani soft 404 tarafı oldukça hassas olan bir konu. Yani ben bazen hani datalara baktığımız zaman çok alakalı sayfaları alakalı olduğunu düşündüğümüz sayfalara yönlendirdiğimiz zaman soft 404 hataları görüyoruz ve yönlendirdiğimiz sayfada da aslında beklentimiz şu oluyor: o sayfanın gücünü biz ilgili sayfaya aktaralım oluyor fakat Google bunları soft 404 olarak işaretlediği zaman bu düşüncemiz aslında tam tersine dönüyor. Böyle bir durum söz konusu olabiliyor. Burada hani step by step gidilebilir, hani kademeli olarak test edilebilir bu durum veya şöyle bir şey yapılabilir: 2 farklı senaryo uygulanabilir. Ben genelde 302’yi pek tercih etmiyorum çok fazla. Her ne kadar Google’ın 302 ile ilgili yaptığı açıklama, ben çok riske girmeyi seven de birisi olmadığım için, genelde 301 ve 410 tarafındayım ben daha çok. 404 de verebilirsiniz. 410 da verebilirsiniz veya bir üst kategoriye 301 yönlendirmesi de yapabilirsiniz. Bence burada hani SEO tarafında bir karar alırken aslında biraz da ürünü tanıyan, siteyi tanıyan product ekipleri, kullanıcıların ekipleri, UX ekipleri, onların da fikirlerini almakta yarar var diye düşünüyorum. Onların da fikri alınabilir. Dolayısıyla gün sonunda kararı yine siz verebilirsiniz ama bu hassas bir konu ve hani Global’de baktığımız zaman şu olmalı şeklinde kesin bir şey yok, bir tanı yok. Herkesin farklı yorumları var ve nasıl yorum yapılırsa yapılsın yine yoruma çok açık bir konu aslında bu. Farklı şeyler olabiliyor kişiden kişiye göre her yiğidin SEO şeyi farklı olabiliyor, yoğurt yiyişi de farklı olabiliyor stratejilerine paralel olarak. Ben step by step olarak test edilebilir diye düşünüyorum bu konu.

Aykut Aslantaş: Okey, Uğur sen kısaca bu konuda ne yorum yapabilirsin?

Uğur Eskici: Yani aslında çok da vakit kaybetmeye gerek yok hani aynı cevapları veriyoruz ama ben şöyle bir özet yapayım. Product’ın yapısına göre (unclear 1.00.29) bunu yapabilirsiniz. Bunu product’ın tekrar satışa çıkıp çıkmayacağı ile ilgili özet geçeyim. Soft 404’ler aslında benim çok canımı sıkmadı çünkü bazen saçma sapan sayfaları da soft 404 olmamasına rağmen bir şekilde etiketleyebiliyor. Ama özellikle seacrh console’daki bu evreleri takip edip, olabildiğince sayfaları analiz edip, eğer gerçekten bir soft 404 durumu varsa ki soft 404 gibi davranıp aslında (unclear 1.01.40) sayfalarda oluşan bir durumdur. Bunu elinizden geldiğince tek tek kontrol edip, ben her sabah search console açıp, raporlara bakarım. Bir problem varsa hemen fix’lemeye gayret gösteririm. Yani nasıl önüne geçilebilir: sayfalarınızı yani sitenize vakıf olmak ile ilgili bir konu. Hangi durumda siteniz ne tür sayfalar yaratıyor, bunlara vakıf oldukça zaten soft 404 ile (unclear 1.01.23) etmeniz azalacaktır.

Aykut Aslantaş: Aynen, teşekkürler Uğur. 2017’de Google’ın ara yüz tasarım değişiklikleri SEO’yu ne derece etkiler? Bu aslında biraz genel olarak aslında konuştuğumuz konuların içerisinde de yer alıyor. Bu anlamda da search engine result page dediğimiz kısım yani ara yüz tasarım değişiklikten kastımız bu. Yani arama sonuç sayfasında gördüğümüz sayfalar. Bildiğiniz üzere daha öncesinde işte adverse tarafında sağ tarafta reklamlar vardı, kaldırıldı. İşte sol taraftaki reklamlar sayısı 3’ten 4’e çıktı ve organik taraftaki CTR’lar son zamanlarda düşüş yaşadı. Biliyorsunuz son 2005’ten 2015’e kadar yaklaşık 10 yıllık yapılan patent çalışmalarında hep organiğin yüksek oranda arttığı gözüktü yani pay tarafta değil, organik taraftaki dataları aslında bir ön plana kaldı. Bu anlamda ara yüzler değişikliği ile beraber (unclear 1.02.36) yapıları, mikro datalar geldikçe de CTR oranları organik tarafta da yüksek oranda tekrardan artışa geçti açıkçası. Bu anlamda birçok yapılan organik taraftaki CTR’a yönelik çalışma özellikle e-ticaret özelini düşünürsek; bu anlamda hem CTR bazlı hem de kullanıcıların daha web sitesine girmeden mikro datalarla arama sonuç sayfalarında ilgili markayla ilgili süreçlere dâhil oluyor. Bu da aslında hem kullanıcı gözünden hem de Google gözünden web sitenin otorite değerine katkı sağlamış oluyor. Yine Uğur’dan daha sonrada Ümit’ten bu konuyla ilgili fikirlerini duymak istiyorum. Sonra, daha sonra gelen sorulara geçiş sağlayacağız.

Uğur Eskici: Tabi ben biraz bu konuya direk dalıyorum. Ben Google’ın çok kapitalist yaklaştığını düşünüyorum. Tek amacının adverse’ler (unclear 1.03.31) arttırmaya yönelik buna yönelik güncelleme yaptığını düşünüyorum ve bu SEO’yu tabii ki de negatif yönde etkiliyor. Background renklerinden tutun daha böyle beyaz renge dönmesi organiklerin ve bilgilerin daha az daha zor ayrıştırılmasına yönelik tasarım değişiklikleri hatta reklam ağırlıklı olan web sitelerin algoritmada negatif yönde cezalandırılmasına yönelik bir yaptırımları var ama Google’ın kendi ara yüzüne baktığınızda (unclear 1.04.00) bazen hiç olumlu sonuç bile göremiyoruz. Bu dolayısıyla çok taraflı olan yaptırımlar. Bu konuda çok pozitif bulmuyorum ve organik tarafında negatif yönde etkilendiğini düşünüyorum. Bunu amorti etmek için de bir kısımlarını genişlettiklerini fakat bunun da ne kadar homojen bir şekilde trafiğin dağıttığı tartışılır çünkü bu kısımlar yani bu kısmın zengin cevapların nasıl ve hangi mantıkla çıktığına dair net bir yanıtımız yok. Bunlarla bizler de uğraşıyoruz ama sonuç olarak reklam olarak da bir Google’dan bahsediyoruz. Kendi gelirlerini arttırmaya çalışıyor ve dolayısıyla organik tarafı olabildiğince baypas ediyorlar. Yapacak bir şey yok gibi gözüküyor çünkü sonuç olarak çeşme, musluk onların elinde. Özet yorumum : (unclear 1.04.53) etkilenir.

Aykut Aslantaş: Ümit?

Ümit Yılmaz: Evet, ses gitti zannettim bir an. Uğur’a ben de katılıyorum. Google oldukça kapitalist bir yaklaşıma sahip maalesef. E-ticaret üzerinde ben PLA’in çok can yaktığını düşünüyorum. Özellikle çıkan Iframe yapısı ile beraber carousel yapısı ile beraber ürünlerin en son kısmına geldiğimiz zaman tümünü görüntüle butonuna tıklayıp ara yüzün değişmesiyle bütün sonuçların paid search şekline gelmesi oldukça can sıkıcı oldu diye düşünüyorum. Burada aslında bir can sıkıcı konu da şu oldu: akıllı telefonlar çok fazla kullanıldığı için akıllı telefonlarda go to soft dediğimiz kısım çok fazla reklamlarla yoğun bir halde. Bu oldukça can sıkıcı bir durum ve reklamların sağ tarafa alınması ve üst kısımdaki reklam adedinin 4’e çıkması mobil deneyimde aslında SEO’ya negatif bir durum oldu diye düşünüyorum. Tek tesellimiz belki şey olabilir bu açıdan bakmak gerekirse: featured snippet çok anlamlı bir konu olmaya başladı artık. Konum sıfır. Konum sıfır olunca yine aslında gündemimize conduct markting konusu da girmeye başladı. Ürettiğimiz içeriklerin aslında hem artık kullanıcılar için hem de arama motorları için üretmemiz gerektiği ortaya çıktı. Yani sadece arama motorlarına yönelik değil. Bundan dolayı da Featured Snippet konusu oldukça önem kazandı burada ve bizi tek teselli eden konu oldu belki de ara yüz değişikliği maalesef.

Aykut Aslantaş: Okey, süper, sorular bu kadardı. Bu anlamda katıldığınız için çok çok teşekkürler herkese. Bu anlamda SEMrush team’ine de böyle bir session’ı bize verdikleri için tekrardan çok çok teşekkür ederiz. Dediğimiz gibi webinar’ın sonunda bu konuyla ilgili bir blog yazımız olacak. Bu blog yazısında da gerekli soru ve cevapları da aslında blog yazısının üzerinden de bizlere iletebilirsiniz. Akşamın bu saatinde katıldığınız için de çok çok teşekkür ederiz. Herhangi bir şekilde bizimlede direk iletişime geçmek isterseniz gerek Twitter tarafından gerek Linkedin tarafından doğrudan iletişime geçebilirsiniz. Biz elimizden geldiğince yardımcı olmaktan mutluluk duyarız. SEMrush’a da tekrardan teşekkürler. Herkese iyi akşamlar.

2021 Dijital Pazarlama Trendleri ve İç Görülerim

2020 sanıyorum kimsenin öngöremediği bir pandemi kasırgası ile sonlanmak üzereyken, globalde yaşanan bu durum birçok şirketin çalışma şeklini de etkiledi. Aşının bulunma haberi, panik havasını ve ekonomide yaşanan stresleri gevşetirken insanlar üzerindeki korkunun hemen geçmesi…

COVID-19 Hakkında Platin Dergisi ile Yaptığım Söyleyişi

1-Korona sonrası dönemde hedef kitle, gönüllü karantina döneminde. Çoğu kişi artık sokağa çıkmaktansa her alışverişini online yapmayı tercih ediyor. Sizce bundan sonraki süreçte, markalar hedef kitleye ulaşabilmek ve satın alma süreçlerine hız kazandırabilmek adına ne…

1 yorum

    İzleyenler arasındaydım, oldukça aktif ve bilgilendirici bir yayın olmuştu halen neden bu kadar az ilgi görmüş olduğunu anlayabilmiş değilim şu değerli yorumculara bakabilir misiniz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir